Bence... Bence... Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tez vakitte hatta ‘çerçebuk’ olarak Çırağan Sarayı’nda ‘fakirlerinin’ de şanına yaraşacak şekilde bir ödül töreni organizasyonu yaparak, Ekrem Dumanlı kardeşlerinin muhteşem gazetecilik çabasını takdir etmeliler...
Öyle ya...
Sen git taa Pensilvanya’lara ve kimseciklere konuşmayan inzivadaki adamı ikna et ve konuştur... Pardon Hocaefendi’yi!
Az bir şey mi?
Ne diyor Ekrem Dumanlı?
Eyy ahali! Fethullah Gülen’e mülakat talebi bizzat bizlerden gitti... Hocaefendi’nin kendisinden böylesi bir teklif gelmedi!
Eğer bu bir başarı değilse başka hiçbir şey başarı değildir. Nokta.
Dolayısıyla bir kez daha tekrarlıyorum...
Eyy Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ve Başkanı Mustafa Yeşil!
Ekrem Dumanlı’nın bu başarısını mutlak surette ödüllendirmelisiniz. Hatta ‘Hocaefendinize’ de mülakat verme lütfunda bulunduğu için bir teşekkür şilti veriniz!
Nazlı Ilıcaklı, Cengiz Çandarlı, Ahmet Hakanlı, Ertuğrul Özköklü, Ergun Babahanlı, Koray Çalışkanlı bir gecenizin epeyce hoşgörü-uzlaşma-kaynaşma-anlaşma-ittifak içerisinde geçeceğinden eminim.
Ben evimde oturur, çekirdeğimi, mısır patlağımı da alır, ödül töreninizi canlı olarak Halk TV’den yahut Ulusal Kanal’dan izlerim...
Halk televizyonu ve Ulusal Kanal’a da bu hassas süreçte gösterdikleri rikkatli ittifak için de bir ödül verseniz mi acaba?
Neyse o sizin bileceğiniz bir husus.
Pardon ‘fakirin’ bileceği bir husus!
***
Ben mülakattan dolayı Ekrem Dumanlı’ya müteşekkir olduğumu söylemek isterim.
Oldukça istifade ettim bu mülakattan...
Gülen, kamuoyunda çok tartışılan konularla ilgili olarak konuşmuş; iki tane ceketi varmış.
Kendisine yöneltilen ‘iftira ve hakaretlerle’ ilgili olarak herkesin merak ettiği soruları içtenlikle yanıtlamış; ceketinin cebinde cevşen taşıyormuş.
Uzun süren sessizliğine son vermiş; iki metrekarelik odada yaşayan bir fakirmiş!
Mazlummuş, masummuş, üzgünmüş... vs... vs...
28 Şubat’ta daha büyük antidemokratik hadiselerin zuhur etmemesi için çırpınmışmış...
Ekrem Dumanlı sorarmış gibi yapmış Hocaefendisi de söylermiş gibi yapmış!
Mazluma yatmış, masumu oynamış, dini söylemlerin arkasına sığınmış her zaman ki gibi...
Ancak...
Artık kimse yemiyor o söylemleri... Mevzu artık Pensilvanya ise ‘beyan esas değildir’ diye haykırıyor meydanlar...
Eyy Pensilvanya sana söylüyorum...
Ne anlatırsan anlat, nasıl ağlarsan ağla, ne söylersen söyle mızrap çuvala sığmıyor...
Karşımızda bir Fethullah Gülen var ki:
- 1966’lı yıllarda MİT’le tanışma iddiaları gündemde olan; cemaati ve Kemalist ulus-devlet paradigması arasında var olan akrabalık bağı deşilen,
- Bir taraftan örgütünü dini söylemlerin üzerinde yükseltirken diğer yanda İslami mahalle ile kurduğu eğreti ilişki biçimi tartışılmaya başlayan,
- Taa 1990’lı yıllarda bile Genelkurmay’ın has dairesi içinde yapılan en gizli görüşmelerin Cumhurbaşkanından önce kendi masasına gelen,
- 28 Şubat döneminde bırak mağdur olmayı; bilakis 28 Şubatçıların yanında saf tutan, post-modern darbenin mağduru rahmetli Erbakan Hoca’ya beddua eden, Erbakan Hoca’nın aleyhine propaganda yapan, genç kızlara başlarınızı açın fetvası veren,
- Hazreti Peygamber Efendimizi kirli işlerine alet etmekten korkmayan, toplumun dini duygularına hasar veren,
- Dinlemelere doymayan; şakirtleri dahil olmak üzere herkesi dinleten, bakınız Latif Erdoğan’ın anlatımları,
- Velhasıl 7’sinde neyse 70’inde o denen cinsinden, bizzat arkadaşlarının anlatımıyla gençliğinde gidip medrese hocasını attığı iftiralarla ispiyonlayan, yaşlılığında ülkesini satan bir adam profili çıkıyor karşımıza.
Darbecilerin yanında saf tuta tuta darbenin en kirlisini yapma girişiminde bulunan ‘din alimi’ görünümlü bir darbeci profili duruyor karşımızda...
Ortalık yıkılırken...
Pensilvanya’nın kulakları üzerimizde hala gezinirken... Kameraları, adamları, yatak odalarından çıkmamışken, montajlanmış kirli kasetleri havalarda uçuşurken...
Ekrem Dumanlı Hocaefendisinin 2 metrekarelik yattığı odayı göstermiş bizlere...
Ve oldukça dramatik bir şekilde ‘kuş uçtu’ diyerek ceketine dikkat çekmemizi istemiş...
Alooo Ekrem Dumanlı bırak maval okumayı da...
Sen asıl, o ‘cevşenli ceketin’ içindeki Türkiye Cumhuriyet tarihinin en dindar Başbakanı olan Erdoğan’a darbeyi yıllarca nasıl gizlediniz onu anlat bizlere...
CIA’yı anlat, İsrail’i anlat... Tamam bizlere burada sunduğunuz tapeler var da... Asıl tapeleri ne karşılığı kimlere sundunuz? Asıl kusursuz ‘hizmet’lerinizi anlat...
Pandora’nın kutusu açıldı Ekrem Dumanlı...
Senin ‘hoca’ yıllarca da aldığı istihbaratları ‘keramet’ diye yutturmuş... Daha neler duyacağız bakalım.