32. İstanbul Film Festivali programında yer alan filmlerde sinemanın gelecekteki yıldızlarını tanıyacağız. Onların yüzlerini gelecek yıllarda sık sık göreceğiz. İşte öne çıkan isimler...
İSTANBUL Film Festivali 32’inci yılında yine dünya sinemasının önemli yaratıcılarını konuk ediyor. Festivale hep auteur odaklı yaklaşır, kamera ardındaki dehayı baş tacı ederiz ama kamera önündekileri de ihmal etmeyiz! Bu yıl da festival başlarken dünya sinemasının genç yeteneklerine göz atalım dedik çünkü festival programında kadrolarının tamamı ilk kez kamera karşısına geçen, ilk kez başrol üstlenen çoğu da amatör gencecik oyunculardan oluşan birçok film var. Onların yüzlerini gelecek yıllarda sık sık göreceğiz. Kariyerlerinin doruğuna tırmanmakta olan ama Türkiye’de tam anlamıyla ünlü olmamış önemli oyunculardan Tahar Rahim (Çocuklarım), Pio Marmai (Göç) ve Luke Evans’a (Herkes Ölecek) da, geçmişte STAR sayfalarında yer alan ve gelecekte de yer alacak Christa Theret’ye (Renoir) söyleşilerine rağmen bir kez daha dikkat çekelim.
Alba Rohrwacher da ihtimam istiyor: Marco Bellocchio’nun Bella Addormentata/ Uyuyan Güzel’de de, bu hafta gösterime giren Döris Dörrie filmi Glück/ Mutluluk’ta da başrolü o üstleniyor. Bazı gençler de popüler serilerle yakaladıkları şöhretin boş olmadığını, oyunculukta iddialı olduklarını kanıtladıkları filmlerle çıkacak karşımıza. Anne Fontaine’in Two Mothers/ Yasak Aşk’ında rol alan Xavier Samuel Alacakaranlık serisinden sonra daha ‘ciddi’ rollere de hazır olduğunu kanıtlıyor.
François Ozon’un Dans la Maison/ Başka Bir Hayat’ında başrolü üstlenen Ernst Umhauer’i Le Moine/ Şeytanın Yüzü’ndeki çömez rolünden hayal meyal hatırlayabilirsiniz. Ama Başka Bir Hayat’ta edebiyat yeteneğiyle öğretmenini ters köşeye yatıran ergen olarak asla unutmayacaksınız. Yeni Yunan sinemasının çarpıcı örneklerinden To Agori Troei To Fagito Tou Pouliou/ Kuş Yemi Yiyen Oğlan’da yoksulluk ve açlıkla onurunu koruyarak mücadele etmeye çalışan Yorgo’yu canlandıran Yannis Papadopoulos’un performansı da derimizin altına işleyecek cinsten. Selanik Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü hak ederek kazandı. Karlovy Vary’de de mansiyon aldı.
A Late Quartet/ Son Konser’de usta oyuncular arasında ezilmeyen Imogen Poots daha 24 yaşında ama yaşından fazla sayıda televizyon ve sinema filminde rol aldı! V for Vendetta, 28 Hafta Sonra, Chatroom hemen hatırlayacağımız işleri. Yeni Terrence Malick filmi Knight of Cups’ta da bir rolü var. Adı sayılacak çok oyuncu var ama Nikola Rakoçeviç’i anmadan geçmemeli. Krugovi/ Kesişen Hayatlar’da savaş ertesinde Bosna’da kalan az sayıda Sırp’tan biri olan, babasının günahını çekmek istemeyen kişilikli genci iyi oynadığı için! 2010 yapımı Skinning’deki başrolüyle yeteneğini göstermişti.
YILDIZLAR GEÇİDİ
Gençlik, genç kuşakların yaşayışı ve alışkanlıkları yönetmenlerin her daim gözde konusu olmuştur. Olivier Assayas, Apres Mai/ Aşk Kokusu’nda 1968 Mayısının politik atmosferinin ergenler üzerindeki etkilerini ele alıyor. Aşırı politize bir ortamda aşkı ve sanatı keşfeden gençlere odaklanıyor. Lola Creton, Clement Metayer, Felix Armand ve Carole Combes çok uzak ve yabancı oldukları bir dönemi ve duyarlılıklarını yönetmenin gençlik anıları aracılığıyla öğrenip canlandırıyorlar. Herbiri şu an Fransa’da dikkatle izlenen genç oyuncular listesine girdi bile, film vizyona girerken onlarla Paris’te yaptığımız söyleşiyi de yayımlayacağız.
Assayas’ın vatandaşı Laurent Cantet de tam kadro gençlere rol verdi Foxfire/ Can Ateşi’nde. 50’li yıllarda New York’un kuzeyinde bir işçi mahallesinde genç kızların, onları kuşatan tutuculuğa, ayrımcılığa ve darkafalılığa karşı bir çete kurmasını anlatıyor. Katie Coseni’nin performansıyla aradan sıyrılıp San Sebastian Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu aldığı kadroda Raven Adamson, Claire Mazarolle, Madeleine Bisson başrolleri paylaşıyor.
Stephen Chobsky yazıp yönettiği The Perks of Being a Wallflower/ Saksı Olmanın Faydaları’nda çok parlak bir genç kadroyla çalışma şansını buldu. Filmin utangaç ergeni Charlie’yi Hollywood’da çocuk oyuncu olarak kariyer yapan Logan Lerman, onu kanatları altına alan iki üvey kardeşi ise Harry Potter’ın Hermione’si Emma Watson ile Kevin Hakkında Konuşmalıyız’ın psikopat Kevin’i Ezra Miller canlandırıyor.
Ulrich Seidl Paradies/ Cennet üçlemesinin son filmi Hoffnung/ Umut’ta fazla kilolarını vermeleri için bir kampa gönderilen genç kızların dünyasına girmeye çalışıyor. Onları ailevi sorunlar yüzünden aşırı yiyerek şişmanlamış, dolayısıyla çirkinleşmiş ve sevilmeye muhtaç kalmış sorunlu kişilikler olarak betimlemesi nedeniyle Umut, Melanie Lenz, Verena Lehbauer ve Viviane Bartsch’ın oyunculuk kariyerleri için umut vermezse şaşırmamak gerek. Bütün örnekler Batı’dan değil elbette. Bu yıl Berlin Film Festivali’nin Altın Ayı adaylarından, Kazakistan yapımı Uroki Garmonii/ Uyum Dersleri de çetelerin haraca kestiği bir lisenin öğrencileri arasında geçiyor. Timur Aidarbekov, Aslan Anarbayev, Mukhtar Andassov ve Omar Adilov şiddete kurban ya da alet olan öğrenci rollerinde profesyonellere taş çıkartıyor.
Adam Leon imzalı Gimme the Loot/ Malları Ver Amerikan bağımsızlarından çok hoş bir çıkış filmi. İki graffiti sanatçısını canlandıran Tashiana Washington ile Ty Hickson’ın performansları da önlerinin açık olduğunu gösteriyor. Vietnam’daki Amerikan birliklerini eğlendiren Aborigine grup The Sapphires’ın serüvenini anlatan aynı adlı film de dört yeni aktrisi ön plana çıkarıyor: Deborah Mailman, Jessica Mauboy, Shari Sebbens, Miranda Tapsell. Aynı zamanda şarkıcı da olan dört aktris, çift yönlü performanslarıyla takdiri hak ediyor.
SARA FORESTIER PARFÜM’DE GÜZELLİĞİYLE GÖZ KAMAŞTIYOR
Tom Tykwer’in Tim Robbins’in Das Parfüm/ Koku’sundan aynı adla uyarladığı filmde güzelliğiyle göz kamaştıran Sara Forestier, Festivalde karşımıza Jacques Doillon’un sıradışı bir ilişkiyi konu aldığı Mes Seances de Lutte/ Güreş ve Aşk adlı filminde tüm cazibesiyle çıkacak. Cazibe demişken hemen değinelim: Ernest Hemingway’in torunları sırayla oyunculuğu deniyor! Margaux ve Mariel’den sonra sıra Dree Hemingway’de. Starlet adlı yol filminde seksenlik bir kadınla dostluk kuran güzel oyuncu adayını canlandırıyor. Meksika’nın ünlü oyuncularından Nailea Norvind’in kızı olan Tessa Ia 2012’nin en beğenilen filmlerinden, Michel Franco imzalı Despues de Lucia/ Lucia’dan Sonra ile armut ağacının dibine düşer deyiminin karşılığını verdi.
Kaçırmayacağınız isimler
Kanada yapımı Blackbird filminin genç oyuncuları Kuzey Amerika’nın yıldız adayları. Internet üzerinden şiddet uyguladığı ve muhtemel bir katliam planı yaptığı suçlamasıyla ıslahhaneye gönderilen Sean’ı canlandıran Connor Jessup, Falling Skies dizisiyle üne kavuştu. Kız arkadaşı Deanna’yı canlandıran Alexia Fast’ı ise Jack Reacher filminde Tom Cruise’u baştan çıkarmaya çalışırken izledik. Rus asıllı Alex Ozerov da bu filmle televizyon ekranından beyazperdeye geçiş yaptı.