İstanbul’da Filmekimi sürüyorken, burada ve diğer şehirlerde film festivalleri birbiri ardısıra sökün etmeye başlıyor. 14-30 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da TESİYAP tarafından düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nde yüksek maddi değerlerle ödüllendirilecek olan kısa film ve belgesel yarışmalarının yanı sıra, önemli sinema insanlarıyla çeşitli atölyeler düzenlenecek, ayrıca dünya sinemasından uzun metraj bir seçki de yer alacak. İran sinemasından Saman Mukaddem, Pakistan’dan Cemil Dehlevi, Kazakistan’dan Hocakulu Narlıyev, Tacikistan’dan Nasır Saidov’un katılması planlanan festivalde zengin bir program sunulacak. 15-21 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan Uluslararası Malatya Film Festivali’nde yine yerli ve yabancı sinemanın seçkin örnekleri yarışma bölümlerinde değişik ödüller içinde rekabet edecekler. Festivaldeki özel bölümlerden biri de Azerbaycan sinemasından seçmeler olacak, bu bölümde gösterilecek filmler yönetmenleri eşliğinde seyirciyle buluşacaklar. Çeşitli atölye ve sunumların yapılacağı etkinlikler, festival adına çıkarılacak sinema kitaplarıyla bezenecek.
***
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti programları çerçevesinde ise 22-24 Kasım tarihlerinde bizim düzenleyeceğimiz Uluslararası Türkuaz Sinema Günleri ağırlıklı olarak Ortaasya’dan esintiler getirecek. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Çin Uygur Özerk Bölgesi’nin yanı sıra Afganistan ve Hindistan’dan film örnekleri seyirci karşısına çıkacak. Bu sinemalardan önemli konukların katılacağı atölye ve oturumların yer alacağı programda, bu sinemalardan seçme bir sergi ve sinema kitabı dağıtımı da yapılacak. Sözkonusu ülkelerden katılacak yapımların Türkçenin lehçeleri olan anadillerinde olmasına ve tarihi dönemleriyle kültürlerini estetik bir duyarlılıkla tanıtmaya çalışmalarına özen gösterilecek, böylece bu toplumlarla olan tarih ve dil birliğimizin yeniden hatırlanması, bir muhayyile ve tasavvur çalışması olan sinema aracılığıyla sanatsal ifadesini bulacak.
Gelişen Ülkeler Film Festivali’yle devam eden, dünya sinemasında farklı iklimlere açılma serüveni bu festivallerdeki değişik rayihalarla yine sinemaseverlere alternatif keşifler sunacak. Dünya sinemasının daha çok tek merkezli monolitik yapısı insanlık kültürünün aslında geniş yelpazeli öbür renkleriyle yanyana getirildiğinde, değişik bakışların da kendi estetik değerleriyle en az ötekiler kadar sinemasal bir önemi haiz oldukları fark edilecektir. Bizim sinemamızla benzer kaderi paylaşan bu ülkelerin kimlik konusunda ortaya koydukları tavırlar, geliştirdikleri üsluplar bizler için de yöntem anlamında ışık tutacaklardır. İnsanlık durumu değerlendirmeleri, temsil ve tasvirleri gitgide uç noktalara varan merkez sinemaların karşısında, insanı yaratılışıyla ahenkli bir biçimde ortaya koyan zihniyet bağlamının teknik bakımdan daha yalın da olsa ehemmiyeti ortadadır. Bir özgüven içinde ve belli görsel ve işitsel ilkeler doğrultusunda, ideolojik olana düşmeden sanatın engin duyarlılığıyla geniş kitlelere ulaşmak sanatın önemli bir işlevini de yerine getirmek olacaktır.