Bir maçta sarı ve kırmızı kartların sayısı çoksa; biliniz ki bu, maçın başlarında gösterilmeyen kartlar yüzündendir. Bu gerçek, neredeyse kanıtlanmış bilimsel bir veri durumundadır.
Cüneyt Çakır; daha elini kartlara atmamışken, Beşiktaşlı Fernandes’in ona yaptıkları; apaçık bir hakaret, gözdağı ve terbiyesizlikti. Düşünün ki; yüzünü hakeme yapıştırdı, burnu ile Çakır’ın burnunu dürtükledi. Kafa kafaya toslaşıp durdular. Kart çıkmadı... Hemen iki dakika sonrasıında yine aynı Fernandes; bir karara itiraz için öfke ve hatta kin dolu bakışlarla hakeme giydirmeye başladı. Öyle bir çırpıda ve spontane söylenmiş, kazara ağızdan çıkmış şeyler değildi; açıkça tehdit içerikliydi. “Nerden duydun” demeyin, o haşin tavırdan iyi niyet ve masumiyet çıkması mümkün değildi.
Cüneyt Çakır gibi bir hakem, bütün söylenenlere herkesin gözü önünde böylesine eyvallah çekerse; maçın kalan dakikalarında disiplini elinde tutması zaten mümkün değildi. Dizginleri o an elinden kaçırdı.
Sivok-Alves birbirine giriyor, ses yok... Emenike kafa atıyor, onu atamıyor... Bu noktadan sonra, ne kadar kart gösterirsen göster; kimse seni takmaz... Kontrolü kaybedersin.
Sonradan gösterdiğin tüm sarı ve kırmızı kartlar; disiplini getirmez, aksine işi çığırından çıkarır. Sen de bu kartların altında ezilirsin.... Çakır, gene de ucuz kurtardı.
***
Belli ki, Fernandes Beşiktaş’la ve Türkiye ile olan ilişkisini kafadan-gönülden, defterden silmiş, kaçacak... Gideceği takım kesin bellidir; küstahlığı o yüzden... Olası bir sakatlık riskini göze almamak için; adam haftalardır oynamıyor, vakit dolduruyor.
“Kaldı mı, kalacak mı?” tartışmaları içinde haftalardır gündem oluşturduğu için; açık hedef olmamak adına, Cüneyt Çakır onun terbiyesizliğine ceza kesmekten kaçındı. Popülaritesinden ürktü...”Başıma bela almayayım” dedi, maçı elinden kaçırdı.
Türkiye’nin uluslararası şöhretli hakemi bunu yapıyorsa, varın diğerlerini düşünün!