Fenerbahçe 2 gün sonra Galatasaray ile tarihi bir maça çıkacak. Kazanması halinde şampiyon, beraberlik veya yenilgi durumunda ise sıkıntılar içinde geçen bir sezonun ardından ikincilik elde edilecek.
Sonuç ne olursa olsun sarı-lacivertli taraftarlar, bu takımın teknik adamından malzemecisine kadar ne kadar özverili mücadele ettiğini akılda tutmalı.
İkinciliğin, özellikle böyle bir sezonun ardından, bir başarı olduğu hatırlanmalı.
Ayrıca, bu ligin gerçek tadı ve tuzunun fair-play içinde gerçekleşen Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesi olduğunu unutmamalı.
Fenerbahçe’nin mutlaka kazanmak zorunda olduğu maçta, seyirci desteğine ihtiyacı var. Bu ülkede taraftarlar artık takımını desteklemenin rakip takım oyuncu ve teknik adamlarına küfür etmek, kafalarına ellerine geçen her türlü cismi atmak olmadığını bilmeli.
Sağduyulu her sporsever geçen hafta oynanan Trabzonspor maçında yaşananlardan utanç ve üzüntü duymuştur.
Maçı ekran başında izleyen milyonlarca Fenerbahçeli’nin kahrolduğuna eminim.
O yüzden bu haftaki maçta biraz empati yapmaları ve ekran başındaki Galatasaraylılar’ın hissedeceklerini düşünmeleri gerekir.
Sizin yaşadığınız kötü duyguları başkası yaşamasın, sizin kızdığınız çirkinlikler yeniden tekrarlanmasın. Bunun için elbette takımınızı destekleyin ama rakibi kırmadan.
Formül basit: Size yapılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi başkasına yapmayın…
Fatih Hoca hoş gelir
Fatih Terim bu ülkenin futboluna damgasını vurmuş bir isimdir. Gönül verdiği renklerden bağımsız bir gerçekliktir bu.
Cezası kalkmazsa, bu haftaki dev derbiyi locadan seyredecek Terim. Fenerbahçe yönetimi kendisine bir loca ve güvenlik sağlayacağını belirtmiş.
Loca katında bile rakip takım teknik adamının güvenliksiz maç seyredemiyor olması, futbolun geldiği noktanın en açık göstergesi aslında.
İş adamları, üst düzey profesyonel yöneticileri bile hooligana döndüren bir futbol kültürümüz var ne yazık ki. Üstelik siyasilerimiz bu gerçekle yüzleşmek yerine dizi filmlerle uğraşıyorlar.
Şike raporu faciası!
Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu vermiş olduğu kararla insan zekasıyla alay etmenin en uç örneğini vermiş oldu.
Hukukçu kimliği taşıyan bu beyler, nasıl insan içine çıkıp çocuklarının yüzüne nasıl bakacaklar bilemiyorum. İnsan inanmadığı kararı vereceğine istifa yolunu seçebilirdi, bu baylar koltuğu seçti.
Şimdi bu mantığa göre, şike yapmış bazı futbolcular ve kulüp yöneticileri var ama şike yok.
Aziz Yıldırım’a ceza verilmeyip kupası alınmayarak Fenerbahçe ve taraftarı memnun edilmeye, İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu şikeden cezalandırılarak Trabzonspor ve Galatasaray taraftarı memnun edilmeye çalışılıyor.
Elbette sonuç tam ters oluyor çünkü bu hiç bir takımı memnun etmeyecek bir karar. Şike yaftası Fenerbahçe’nin boynunda asılı kalacak, bu kupaya şike atıfında bulunulacak ve Fenerbahçe bu karardan memnun kalacak.
Böyle bir şey mümkün değil.
Federasyon’un şike soruşturması, polis ve yargının komediye dönen davasından bağımsız ele alınabilmeliydi.
Yapılamadı ve futbolun tadı ciddi biçimde kaçtı.