Aykut Kocaman’ı kutluyorum. Kutlama nedenim; maça olağanüstü ciddiyetle bakmış, iyi bir kadroyu sahaya sürmüş olması. Kocaman, G.Saray evinde 1461 Trabzon’a kaybedip, ardından Beşiktaş’ın Antalya karşısında kupaya veda etmesi sonrası, kupa maçını kazanma adına iyi bir kadroyla sahaya çıkıp, G.Saray derbisini düşünmeden rakibi yenecek bir kadroya oynama şansı vermiştir.
Göztepe bizim futbol dünyamızın çok önemli bir kulübüdür. Maziye bakacak olursak, rahmetli Gürsel abim, Nevzat, Halil ve kaleci rahmetli Ali, A Milli Takım’ın vazgeçilmezleriydi. Ama Fener karşısındaki Göztepe sadece maziden bir yapraktı.
Fener’de Sezer’i seyrederken, inanın bana bu takımda sürekli oynatılması gerektiğine inanyorum. Çok pozitif bir oyuncu. İlk Fener golünde topun gelişene vuruşu mütnişti. Ofsayt var mıydı? Bana göre vardı. Aynı Sezer’in bu vasıflarını sahaya koyduğunu ikinci yarı başında attığı 2. golde de gördük. Bitmedi Sezer senaryomuz, Krasic’in attığı 3. golde de al-at pasında golü topuğuyla yoktan var etti. Yıllardır seyrederek takıntım olan Selçuk’u da bu maçta beğendim. Beğenme gerekçem, kendi savunması önünde yorgan döşek yatarak değil, önde dikine ve hücum aksiyonlarında bulunması. 4. golü atan genç Recip Niyaz’ı da tebrik ediyorum. Kısacası Fenerbahçe, G.Saray derbisi öncesi sahadaki kadrosuyla iyi bir sınavı, farklı galibiyetle sonlandırdı. Sevgili arkadaşım Selim Soydan Fener kadrosunun çok iyi olduğunu iddia edenlerdendir. Bu maçta izlediğim Fenerbahçe takımı, benim düşüncelerime ve Selim arkadaşın ön görüsüne iyi yanıt verdi.
Bu sonuç Galatasaray derbisi öncesi tüm Fenerbahçe camiası ve oyunculara büyük moral depolamıştır.
Yazımın sonuna bir dipnot düşmek isterim. Aykut Kocaman, Stoch sendromunu da Slovak yıldızı ikinci yarıda oyuna alarak sonlandırmıştır. Olması gereken Kocaman tarafından yapılmıştır. Şimdilerdeki Fener’in geçen sezonun Türkiye Kupası şampiyonu olarak bu sezon da yoluna devam edip, finale koşa koşa gittiğini görüyoruz. Hem skoru hem de Fener’in bu kadrosunun ortaya koyduğu futbolu kutluyorum.