Karşılaşmanın ilk yarısı Hamza’nın Galatasaray’a öğretmeye çalıştığı ‘Futbolsuz 45 dakika nasıl oynanır’a çok güzel bir örnekti. Koskoca Galatasaray ilk yarı boyunca sahada yoktu. Eğer kalede Muslera olmasaydı Fenerbahçe maçın ilk 45 dakikasında farka bile gidebilirdi. Ancak Hamza sahaya öylesine kötü bir 11 çıkardı ki, bunun anlaşır yanı yok, izahı hiç mümkün değil. Bilal sıradan takımlara göre idare eder bir orta saha. Sabri ise Nani’nin karşısında oynayacak bir savunma oyuncusu kesinlikle değil.
Senin elinde Rodriguez ve Denayer var. Bu iki futbolcuyu kulübede oturtuyorsun ve Bilal’le, Sabri’yle derbi maç kazanmaya çalışıyorsun. Hamza’nın ilk değil, sayısız hatalarından biri. Fenerbahçe bu kadar kötü bir Galatasaray’ı bir daha çok zor bulur. Sarı-Kırmızılılar sanki ilk dakikadan beri maç bitse de gitsek havasında sahada geziniyorlardı. Elinde Burak varken emekliliğine 5 dakika kalmış Umut’u sahaya sürmenin hiçbir mantığı yok. Bu arada Fırat Aydınus Fenerbahçe’nin 12. Adamı olarak ev sahibinin kazanması için elinden geleni yaptı. Var olmayan pozisyonda Chedjou’ya sarı kart çıkarmaktan tutun, Fenerbahçe’nin bariz ofsayttan golünü vermeye kadar neler yaptı neler!.. Galatasaray’ın bir penaltısını da görmezden gelen Aydınus, Ba’nın Burak’a arkadan vurmasını da es geçti. Galatasaray 84. dakikada Olcan’ın kafasından beraberliği yakaladı. Olcan’ın o kısacık boyuyla Fenerbahçe’nin neredeyse 2 metre boyundaki savunmaları arasında o topa vurması da bir mucizeydi.
Fenerbahçe karşılaşmanın son 20 dakikasında yavaş yavaş oyundan düşmeye başladı. Burada Pereira’nın futbolcuları kondisyon açısından hazır tutamamasının rolü büyük. Çünkü Sarı-Lacivertli takım sadece bu maçta değil, diğer karşılaşmalarda da son 20-25 dakikada oyundan düşüyor.