Bazı futbol adamlarının anlamakta zorlandığı bazı şeyler var... Mesela, oyun temposunu düşürerek maçı kontrol altında tutamazsın. Bu köhne futbol, artık eskilerde kaldı. Nasıl oluyor da, bunu fark edemiyorlar?
F.Bahçe de oyuna, bu eski kafa ile başlayıp; aklı sıra dengede kalmayı hesaplıyordu. Soğuk, anlamsız, kendi aralarında gereksiz paslaşmalar... Aklınca rakibinin üzerine gelmesini beklemek, ama geldiğinde de hiçbir alternatif girişime yeltenmemek; hangi strateji kitabında yazıyor?
Tempon yoksa, sen de yoksun. Anlayın artık!
***
Konyaspor; F.Bahçe’nin mazlahatgüzarcı futboluna; kendi sağ kanadından Ömer Ali ile akılcı, sivri, delici ve sokuluşlar yapıyordu. Yüksek hızlı tren gibiydi.
Oynamaya hevesli takımların heyecanı ile, kaytarmaya niyetli sarı-lacivertlileri kendi manyetik alanları içine hapsettiler. F.Bahçe bloke oldu. Kendine gelmesi ve bu baskıdan sıyrılabilmesi için, aradan yarım saat geçmesi gerekti. Devrenin son 15 dakikasında etkili oldu ama, futbol sen istediğin zaman değil; her şeye hakkını verdiğin zaman ödülünü sunar.
***
Emenike, yanında biri varsa; her koşulda yere düşüyor. Ya dermanı yok ya da sipariş faullerden medet umuyor... İnsan, her ikili mücadelede yıkılır mı?
Ali Turan’la Egemen arasında, karakucak güreşleri oldu. 38’inci dakikada; korner atışı ile oyuna giren top sırasında, Egemen yaka paça aşağı indirildi. Hakem görmedi. İkincisi bundan 6 dakika sonra, bir serbest atışı öncesinde oldu. Bu öncekine oranla hareket daha yumuşaktı ama; o esnada top oyunda olmadığı için, sadece sarı kart normaldi...
F.Bahçe’nin ikinci yarıda önce canlanışı sonra şahlanışı, onu oyunun dominant tarafı yaptı.
Keşke maça böyle başlasaydı. Sıkıntı yaşanmazdı.