Fenerbahçe’nin futbol mantığında olağanüstü bir değişiklik var. Takım halinde presi, önde baskıyı Aykut Hoca takımına aşılamış. Futbolcuların geneli durarak değil her topu sahiplenebilmek adına pozitif ağırlık içindeydi. Fakat bir Valbuena seyrettim. Takımda öylesine farklı bir görüntü sergiledi ki, olağanüstü katkı sağlayan bir futbolcuydu. Fenerbahçe’nin Nabil Dirar’la atmış olduğu golde, Valbuena’nın rakibini çalımlayarak “al at gol” pasını Nabil Dirar gole çevirerek takımını öne geçirdi.
Fenerbahçe takım olarak 70 dakika maçı kontrolü altına almış, rakibine baskı kurmuş, pozisyonları üst üste üretirken, biraz da skoru da maçı da turu geçme adına garantiye almak istemişti. Fakat her nedense maçın ikinci yarısında hiç beklenmedik bir zamanda Sturm Graz takımından Huspek’in ayağından Fenerbahçe kalesinde gol gördü. 1-1’lik skorla birlikte Sarı-Lacivertliler sıkıntılı görüntü içine girmedi diyemem. Motivasyon temposu düştü. Biraz da takım halinde pas hataları yapmaya başladı. Sonradan oyuna giren Mehmet Topal’ın bir gol vuruşunda topun direği yalayarak dışarı çıkması elbette Fener’in olağanüstü şanssızlığıydı.
Fenerbahçe’nin böylesine iyi başladığı bir maçı bir golle öne geçtikten sonra çok basit bir savunma hatası yüzünden kalesine gol davetiyesi çıkartması da maçı aldım havasına girmesiydi. Futbol bu.. Maç öylesine sürprizlere gebedir ki, turu atladım havasına girmiş gözüksen bile son dakikalarda ister istemez strese girersin.
Fenerbahçe takım olarak güveni öyle bir sahiplenmiş ki savunmacı Skrtel bile bireysel yetenekleriyle rakip kalede gol pozisyonuna giriyorsa, golü kaçırmış olsa bile ben Fenerbahçe’nin iyi yolda olduğunu aslanlar gibi haykırmak isterim.