İlginç bir derbi; her iki takımın da kazanmak zorunda olduğu bir maçtı. Galatasaray galip gelirse UEFA’dan gelmiş olan cezayı 1 yılla tamamlayacak; Fenerbahçe ise en azından şampiyonluğu kılpayı kaybettikten sonra bu maçı kazanarak prestij elde edecekti.
Maçın ilk yarısı itibariyle Galatasaray bütün hatlarıyla Fenerbahçe’ye üstünlük sağlayarak adeta sürklase eder görüntüler sergiledi. Fener, gol pozisyonlarına hiç giremezken, orta sahayı da rakibi Galatasaray’a teslim eden oldu.
Maçın ilk pozisyonunu, Lukas Podolski kale dibinden kaçırırken; ardından aynı Podolski, gol atmayı o kadar çok zorladı ki; biri kale dibinden ikincisi frikik paslaşmasından, mükemmel şutunu Fabiano kurtardı. Sonunda kafa golüyle Galatasaray’ı öne geçiren golü de attı.
İkinci yarı Fenerbahçe daha etkili gözükürken, pozisyonları bulmakta bir hayli zorlandı. Ba’nın direkten dönen kafa topu, Fenerbahçe’nin makus kaderiydi. Denayer’ın da kafa şutunu Fabiano bir kez daha kurtarırken; başta Şener Özbayraklı ve büyük yıldız diye gördüğümüz Luis Nani’nin top kayıpları ile Fenerbahçe, orta sahasız bir futbol sergiledi.
Galatasaraylı futbolcular, kupa finalinde 1-0 öne geçtikten sonra profesyonelce taktik fauller uygulayarak Fenerbahçe’nin akınlarını kendi kalelerine gelmeden kesen oldu.
Fenerbahçe adına Van Persie etkinlik sağlayamazken, ikinci yarıda oyuna giren Fernandao, Van Persie’yi aratan başarısız futboluyla dikkat çeken oldu.
İkinci yarıdaki baskılı futbolun karşılığında gol pozisyonu üretemezsen, onun adına yalan futbol denir. Bana göre de dün akşamki Fenerbahçe, Galatasaray karşısında hem birinci yarı hem ikinci yarı yalan futbol sergileyen oldu; maçın bu şekilde bitmesine de razı olmak zorunda kaldı.
Camiaya kupayı kazanırız umudunu veren Vitor Pereira’nın; “Ellerim boş, boş mu kalacaktı” şarkısını söyleyerek, Portekiz’e yolcu olmak durumunda kalacağını zannediyorum.