Futbolunda zikzaklar olsa da sonuçlarında olmayan Fenerbahçe 12 haftadır maç yitirmeyen; Rizespor 8 haftadır maç kazanamayan takımdı!
Ama maça müthiş bir özgüvenle giren ve golü bulan, hemen sonrasında ikinciyi kaçıran Rize oldu. Bu durum, futbol istatistiklerine çok dikkatli bakmak, her maçın kendine özel senaryosunun bulunduğunu unutmamak gerektiğini anımsattı.
Rizespor cezalı ve sakatları takıma dönünce kendine gelmişti. Yanı sıra oyun yeterliği de artmıştı. Fenerbahçe’nin sürekli kazanan yapısı karşısında cesareti kırılmadı. Hatta bundan bir karşı koyma gücü aldı. Ancak Fenerbahçe böyle bir tepkiye pabuç bırakacak sıradanlıkta değildi.
Sarsılmadı.
Vitesi yükseltti, hücum etkinliğini ele geçirdi. Rize sağlıklı kapanıp hızlı açılmayı amaçladı. Ne var ki oyunun hızlı açılma yanını beceremedi. Fenerbahçe bu kez ilk golünü ilk yarı uzatmasının son 15 saniyesi içindeki serbest vuruştan kazandı. Baroni’nin vuruşu ne denli ustaca ise, kaleci Serkan’ın topa hamlesi o denli acemiceydi. Ama Serkan ikinci usta işi goller kurtardı.
Rizespor ikinci yarıda ‘beraberlik bana yeter’ der gibi bir oyun yapısı gösterdi. Fazlasına fizik gücü yoktu. Savunmayı önemseyip, hücumları rastlantıya bıraktı. Rıza Çalımbay kenardan yırtınsa da takım içeride gerekli dinamizmi gösteremedi. Fenerbahçe maçı mutlaka istiyordu. Ersun Yanal, Webo’yu da oyuna alıp hücum oyuncusu çeşitliliğini artırdı. Zaten baskılı oynayan takım için bu çok yerinde bir arayıştı.
Fakat Rizespor’un iyice sahasına yığılıp beklemesi daralan alanda Fenerbahçe’nin işini zorlaştırdı. Ancak bu tür savunma futbolunda, çoğunlukla savunmaya sığınan taraf olmadık bir hataya imza atıyor. Korner atışında Webo’nun boş bırakılması Rize’nin hatasıydı ve Webo affetmedi.
Mücadelede geri düştükten sonra oyuna hiç duraksamadan asılan ve mutlaka üç puanı arayan Fenerbahçe dün de ‘Bu lig benim’ dercesine mücadele etti. Ve amacına doğru hızla yürüyor.