Ligin ikinci yarısı öncesinde 4 takımın kıyasıya bir mücadele gireceği kanısı oldukça yaygın. Fenerbahçe ilk yarıyı önde bitirdi. Sarı-Lacivertliler’i en iyi tanımlayan Hamza’nın şu sözleridir: “Oturmuş bir takımı var Fenerbahçe’nin. Nasıl oynayacaklarını biliyorlar, kazanacaklarını da..” Fener’in en büyük sorunlarından biri son yarım saatte takımdaki bazı oyuncuların fizik olarak düşmesi. İkinci yarının başında oynanacak ilk 4 ya da 5 maç, takımın sezon sonunda nerede olabileceğini gösterir. Fener’in transfere ihtiyacı yoktur. Nitekim de şu ana kadar yapmadı.
Beşiktaş, Miloseviç ve Opare transferleri ile güç kazandı. Ancak bu iki futbolcunun da takıma uyum sağlaması için Bilic’in de açıkça söylediği gibi zamana ihtiyaç var. Opare Beşiktaş’ın savunmada çektiği sıkıntılar düşünülecek olursa, Milosevic’e oranla 11’e daha önce girebilir.
Galatasaray’ın en büyük avantajı fikstür. 2. yarıda 18 maçın 10’unu kendi sahasında oynayacak. Kasımpaşa ve Fener’in dışında sadece 6 kez deplasmana gidecek. Eğer G.Saray lige Hamza ile başlasaydı, bugün zirvedeydi ve en yakın rakbine en az 6 puan fark atmıştı. Galatasaray’ın 2.yarıdaki en büyük kaybı Chedjou’nun Afrika Kupası’nda mücadele etmesi ve Semih ile Burak’ın sakatlığı.
Galatasaray transfere para harcamadı. Elindeki üç futbolcuyu da yolladı. Sarı-Kırmızılılar’ın en büyük avantajlarından biri kulübesi. Sahada yer alan 11’e kulübede eşdeğer futbolcular var. Burak’ın yerine Sinan Gümüş ve Pandev ikilisini Umut’la birlikte yer değiştirerek Hamzaoğlu sahaya sürebilir. G.Saray ilk üç maçı kazanırsa şampiyonluğu ciddi anlamda kovalamaya başlayabilir.
Trabzonspor sezon başında birbiri ardına 22 transfer yaptı. 3 de şimdi aldı. Bunların içinde Erkan Zengin öne çıkıyor. “Ben Trabzon’da oynamam” diyen bir oyuncuyu başkan ile Yanal, İsveç’e giderek ikna etti ve Trabzon’a kazandırdı. Zorla ikna edilen bir oyuncunun takıma ne kadar katkısı olacağını göreceğiz. 4. yıldızı kovalalayan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin mutlu sona ulaşma şansları eşit görünüyor. Beşiktaş’ın aradan sıyrılıp şampiyonluğa ulaşması pek kolay olmasa gerek.