Galatasaray, Mersin deplasmanında galip gelerek maç fazlasıyla 4 puan öne geçti. Kalan 4 haftada Fenerbahçe’nin tüm maçlarını kazanıp, rakibi Galatasaray’ın puan kaybını bekleyecekti. Fenerbahçe, ligde en uzun süredir mağlup olmayan takım. Erciyesspor da en uzun süredir galibiyet yüzü görmeyen bir ekip. Her iki taraf da beraberlik istemiyordu, iki taraf da “kazanmak zorundayız” diyordu. Balıkesirspor maçında oyuna girdikten sonra defansif anlamda hem dengeyi sağlayan, hem de atakları kesen Selçuk ve Mehmet Topal ikilisi ile başlamak Kartal’ın doğru hamlesiydi diye düşündüm önce. Sonrasında ise Balıkesir maçından ders alınmıştır bu maçta benzer durumlar yaşanmaz derken o maçın tekrarını görünce, teoride iyi gözüken realiteye yansımadı. Erciyes’in 6-7 as oyuncusu yoktu. Puan cetvelinde en son sıradaydılar, maçın Kadıköy’de olması ile de herkes bu maçı Fener farklı yener havasındaydı. Nitekim dakika 2 gol bir olmuştu. Egemen’in kornerden gelen topa vurduğu kafayla 1-0 önde geçti sarı lacivertliler. Ancak kötü olan filmin bundan sonrasıydı. Fenerbahçe ilk yarı boyunca hiç gol pozisyonu üretemedi. Bunun yanında duran toptan bir gol yedi, kalesinde de ikisi direkten dönen 4 tane net gol pozisyonu verdiler.
İlk yarıda Erciyesspor çok daha etkiliydi. Özellikle Vleminckx, Oğulcan iyi bir ikili olmuşlar. Fenerbahçe’nin öndeki oyuncuları Webo, Sow, Diego, Kuyt çok etkisiz olunca Selçuk ve Mehmet de defansın arasında kaldılar. İsmail Kartal ikinci yarıya oyuncu değişiklikleriyle başladı. Selçuk ve Kuyt oyundan çıkarken Meireles ve Alper oyuna girdi. Bu taktik değişiklikler olumlu olarak sahaya yansıdı. Pabucun pahalı olduğunu anlayan Fenerli oyuncular vites değiştirdiler. Webo, Alper, Meireles, Sow ile Erciyes kalesini ablukaya aldılar. Ancak yakalanan pozisyonlar bir türlü golle sonuçlanmadı. Mete Kalkavan’ın takdir haklarını hep Fenerbahçe’den yana kullanması yanlıştı.
Ligde sona yaklaştıkça futbol kalitesi yerlerde sürünmeye devam ediyor. Beşiktaş gibi iyi oynayıp yenemezsen iyi oyuna puan verilmediği için şampiyonluk giderse ne diyeceğiz?