Kosova milli maçından sonra futbol kamuoyunun Fenerbahçe-Galatasaray derbisine odaklandığını görüyoruz. Bu ilk kez olmuyor. Her iki kulüp kurulduğu tarihten bugünlere kadar aralarındaki maç Türk futbolunun en büyük derbisi olarak gösteriliyor.
Fener’in kendi evinde kabul edeceği G.Saray karşısında yıllardır süregelen psikolojik bir üstünlüğü var. Bu sefer de tekrarlanır mı bilemem. Ama şu da bir gerçek ki, Fener, daha önce kaybetmiş olduğu puanlardan dolayı zirveye tırmanabilmek için tüm maçlarını kazanmak zorunda.
Galatasaray ise Şükrü Saracoğlu’nda özlemiş olduğu galibiyet için ortaya neyi var neyi yok koyması gerekiyor. İlginç bir derbi olacak. Umarım maç sonrasında hakem kararları tartışmaya açık olmaz.
Kadrolara bakacak olursak, Fenerbahçe’nin en önemli futbolcusu gözüken Lens sakatlığı nedeniyle görev alamayacak. Volkan Şen’in de milli maçtaki sakatlığı bu maçta oynamaya engel olmazsa Fener’in artısı olur.
Jeremain Lens’in yerine Moussa Sow mu oynar, Emenike mi bilemiyorum. Ama her ikisinin de görev alacağını varsayıyor, Van Persie’nin de böylesine derbide “Uçan Hollandalı” görüntüsünü vermesini bekliyoruz.
Orta sahada Mehmet Topal’ın yokluğunu çok önemsiyorum. Onun yerine Alper Potuk’un oynayacağını düşünüyorum. Ancak Advocaat’ın neyi düşündüğünü ise bilemiyorum.
Bence bu maçın galibi olmayacak gibi. Ama her şeye rağmen kendi saha ve seyircisinin önünde oynayacak olan Fenerbahçe’yi burun farkıyla da olsa maçın favorisi olarak gösteriyorum.
Ayrıca her iki takımın kalecileri maçın kaderini etkileyecektir. Her ikisinin de performansı, takımlarına katkı sağlaycak görüntüler sergilerse çok zevkli ve heyecenlı bir derbi izlemiş olacağız.