Deniz Seki’nin tahliyesi sırasında yapılan medya kampanyasını eleştirenlerden biri de bendim.. Muhtemelen Oray Eğin benden söz ediyor.. Reklamım olmasın diye de adımı anmıyor..“..Deniz Seki’nin kahramanlaştırıldığından şikâyet edenler, ‘Düşünce suçlusu değil, alt tarafı uyuşturucudan içeri girdi’ diyenler bu ilginin uyuşturucuya değil epey abartılı bir cezanın yarattığı mağduriyetinin bitmesine yönelik olduğunu görmüyor mu?..” diye soruyor.. Tabi Oray Eğin, FETÖ’nün saldırılarından kaçıp kendini kurtardığında burada bizim, aralarında Deniz Seki’nin de olduğu kaç kişinin hakkı için mücadele verdiğimizi bilmiyor.. İlk yazanlardan biriyiz Deniz Seki’nin FETÖ kumpasına kurban gittiğini.. Soruşturma savcısı Bilal Bayraktar, kararı veren hakimler Osman Kaya, Eşref Aksu, temyizi geri çektiren Sadrettin Sarıkaya ve süreçte rolü olan diğerlerini yazdığımız günleri hatırlamıyor Oray Eğin.. Kamuoyundaki coşkunun bu mağduriyetin bitmesine yorulması gerektiğini savunuyor.. Bak değerli kardeşim.. FETÖ’nün bir terör örgütü olduğu ve ahlâksız kumpaslarla hayatları kararttığını kimse inkar etmiyor.. Ama her davada olduğu gibi burada da benim aradığım tek bir kriter var… Suç ve suçlu ile verilen orantılı ceza.. Eğer dersen ki; “Deniz Seki’nin üzerine atılı suç, baştan sona iftiradır”.. Yahut dersen ki; “..Aynı suçtan bir torbacı 6 ayda çıkabiliyorken Deniz Seki fazladan yattı ..” Bütün eleştirilerimi geri çekeceğim.. FETÖ’cü savcı suçu tespit etti, FETÖ’cü hakim içeri attı diye, Deniz Seki’nin, düşünce suçlusu gibi show yaparak tahliye oluşunu eleştirmeyelim mi?..
KENDİME NOT: Ana Kraliçe ve düdükçü başta olmak üzere renkli dünyanın, uyuşturucu ile ilgili bütün günahını Deniz Seki’ye yüklemeyelim..
Sırada kim var?
Arda Turan’ın uçakta gazeteci dövmesi ile ilgili hadisenin hemen ardından Rıdvan Dilmen’in de hedefe konmasıyla kafamdaki bağlantı şekillendi.. Evvela Sedat Peker… Ardından Murat Boz… Hemen peşine de Mustafa Ceceli… Son olarak da Arda ve Rıdvan… Bütün bu saydığım isimler, bir ay içinde “EVET EVET” tamamı tam bir ayın içinde arka arkaya itibar suikastlerine maruz kaldı.. Diyeceksiniz ki; Mustafa Ceceli hadisesi herkesin gözü önünde cereyan etmedi mi?.. EVET.. Diyeceksiniz ki Murat Boz’un hikayesini hepimiz görmedik mi?.. EVET.. Diyeceksiniz ki; Arda yaptığını kabul etmedi mi?.. Ya hu tamam hepsineEVET, EVET, EVET.. Ama insan ister istemez soruyor.. Tüm bu ‘EVET’ler, acaba bu adamların aynı anda haysiyet cellatlarının önüne atılmasına sebep olan ‘EVET’ler mi?.. Burak Yılmaz ve Gökhan Töre hakkında bu bir kaç gün içinde bir skandal duyarsanız, beni hatırlayın..
Kim bu 12 vali?
Fatih Altaylı iki gün üst üste yazdı.. Neden yer yerinden oynamıyor?..
Diyor ki Habertürk’teki köşesinde Fatih Altaylı;“…Halen görevde olan 12 valinin, ByLock kullanıcısı olduğunu biliyoruz ama hiçbir şey yapamıyoruz...” İki kez yazdı bunu..“..Bir büyükşehrin valisi, ByLock’tan tam tamına 1800 kere mesajlaşmış.. Aktif değil, çok aktif kullanıcı…” diyor Altaylı.. Eğer bu bilgi gerçekse kamuoyu gereğinin yapılıp yapılmadığını bilmek zorunda.. Gerçek değil de uydurmaysa da Fatih Altaylı’dan sorun hesabını.. Ama yetti artık. Milletin şurasına kadar geldi.. O kadar adam o köprüde bunun için ölmedi..