Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran temel iktisat tartışması FED’in (ABD Merkez Bankası) aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımları konusunda şimdilik kaydıyla değişiklik yapmamayı tercih etmesi idi.
Bu tercihin ABD’de ekonomik konjonktürü, işgücü piyasasını yani istihdamı nasıl etkileyeceğini önümüzdeki aylarda göreceğiz.
FED’in aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımlarını azaltmama kararının altında, aklı başında iktisatçıların yorumlarına göre, ABD’de başlayan ekonomik canlanmayı, daha canlanma süreci çok güçlenmeden yavaşlatmama, hatta öldürmeme kaygısı yattığı anlaşılıyor.
Ancak, geçen hafta ülkemizde yaşanan tartışmalarda bir sorun olduğu, yorumların yeterli bilgi ve veriye dayanmadığı da ortada.
Bir örnek vermek gerekirse, FED’in her ay piyasalardan satın aldığı 85 milyar dolarlık tahvil miktarını gösterebiliriz.
Burada galiba daha önemli olan her ay FED’in satın aldığı tahvil miktarının kompozisyonu değil, doğrudan miktarı.
Geçen haftaki tartışmalarda FED’in her ay gerçekleştirdiği 85 milyar dolarlık alımların her şeyi, nedenleri, sonuçları tartışıldı ama galiba bu 85 milyar doların nereden çıktığı, mantığı konuşulmadı.
FED her ay piyasadan neden 120 milyar dolarlık ya da 50 milyar dolarlık tahvil almıyor da 85 milyar dolarlık alıyor?
Bu sorunun cevabı ve mantığı iyi bilinmeden olan biteni iyi anlamak mümkün değil.
Bu sorunun cevabını iyi bilmek için de kaçınılmaz olarak ABD ekonomisini ve özellikle de federal bütçe açığını ve Kongre’nin emrettiği kamu borç stoğu tavanı gelişimini iyi izlemek lazım.
2013 senesinin başında yani bu yılın bütçesi yürürlüğe girdiği zaman 2013 senesi için öngörülen toplam bütçe açığı bir trilyon dolar idi; bu yıl ABD’de vergi gelirleri öngörülenden daha iyi gidiyor, bu nedenden mali yıl daha az bir açıkla kapanacak ama başta öngörülen açık bir trilyon dolar idi.
FED’in her ay gerçekleştirdiği 85 milyar dolarlık tahvil alımının mantığı da bu bir trilyon doların on iki aya bölünmesi sonucu ortaya çıkan bir büyüklük, bu nedenden 120 milyar dolar ya da elli milyar dolar değil.
ABD Hazinesi bütçenin finansmanı için ortalama olarak her ay piyasaya 85 milyar dolarlık hazine kağıdı çıkarıyor ve böylece de her ay piyasadan 85 milyar dolar para çekiyor.
Ve bu tahvil çıkarmanın da iktisatçıların çok iyi bildiği sonuçları, büyük çoğu olumsuz, özel yatırımları, özel sektör istihdamını kısıtlayıcı sonuçları var.
ABD Merkez Bankası ise, bu aylık ortalama 85 milyar dolarlık hazine kağıdı ihracını baz alarak yine aylık 85 milyar dolar tahvili, galiba yarısı hazine kağıdı, yarısı zehirli kağıt, piyasadan alıyor ve Hazine’nin çektiği para kadarını tekrar piyasaya veriyor, böylece de adeta tomurcuklanan istihdam iyileşmesini diri tutmaya, en azından kösteklememeye çalışıyor.
Bundan sonra neler olacağını iyi görmek için ABD işgücü piyasası kadar, hatta belki daha da önemli olmak üzere ABD federal bütçesini ve Kongre’nin getirdiği kamu borç stoğu tavanını iyi izlemek
gerekiyor.
2014 senesi için öngörülen bütçe açığı 2013 senesi için öngörülen açığın yaklaşık 250 milyar dolar altında.
Böylece Hazine piyasaya her ay daha az hazine kağıdı verecek, muhtemelen aylık 60 milyar dolar (750 bölü 12) dolayında olacak tahvil ihracı.
Buna paralel olarak da FED de muhtemelen daha az tahvil satın alacak piyasadan yani daha az para çıkaracak, yine muhtemelen bu miktar da 1 Ocak 2014’den itibaren aylık 60 milyar dolar olacak.
Küresel finans piyasalarında neler olacağını iyi anlamak için lütfen ABD federal bütçesini ve kamu borç stoğu tavanını (public debt ceiling) yakından izleyelim.