Öyle bir algı dolaşıyor ki, sanki Amerikan Merkez Bankası FED’in bütün dolarları Türkiye’deydi... Şimdi de FED bu dolarları çekiyor ve para bitecek, ortalık kuruyacak... Böyle bir durum yok. FED’in bütün parası Türkiye’de değildi. Hatta Türkiye’ye doğrudan FED’in dağıttığı paranın gelip gelmediği de tartışılır. Türkiye’nin hatırı sayılır kayıt dışı ve sınır ötesi parasını hatırlamak gerekiyor. Ayrıca Türkiye’ye para yalnızca Batı’dan gelmiyor.
Bütün gürültü, FED’in 85 milyarlık aylık bono alımlarını azaltmasıyla bağlantılı. FED her ay piyasadan bono alıp para dağıtıp ekonomiyi canlandırmayı ummuştu. İşler umduğu hızda gitmedi. 2008 krizinden beri muhtelif boyutlarda 5. FED destek paketinden söz ediyoruz... Ekonomik büyüme istediği hızda olmayınca ve bu aylık alımların istihdam yaratmadığı anlaşılınca, FED alımları durdurup başka adımlar atmaya niyetlendi. Verilen paranın ABD dışında spekülatif piyasalara gittiği de doğru. Ve FED bu alımları azaltma niyetini Başkan Bernanke’nin ağzından pek de iyi tartılmamış ifadelerle 22 Mayıs’ta duyurdu. FED hâlâ sıfır faiz politikasına devam edecekti. Zaten göklere kadar genişlemiş bilançosu da aynı kalacaktı. Bu bilançonun en iyimser tahminle normale dönmesi inşallah 2019-2020’de olacak.
Bernanke’nin ağzından -azaltma- lafını duyan dünya piyasaları -FED gidecek, para kuruyacak, faiz yükselecek- diye riskli sayılan ve körlemesine girilen piyasalardan çıkmaya başladılar. Gelişen Piyasaları tanımayan, bilmeyen çoğu fon, getiri için buralara girmişti. O para Türkiye dahil genel piyasadan çıktı.
Mayıs-hazirandaki kur zıplamasına neden FED idi. FED sonraki ayları ortalığı yatıştırmak için kullandı ancak 2014’te kısmaya başlayacağını açık etti. Sonra FED 2014’te her ay 10’ar milyar azaltacağını aralık sonunda duyurdu. Bu bir ay önce-bir ay sonra da olsa, bağıra bağıra geldi. Ondan haftalar sonra ise yine Gelişen Piyasalarda çalkantı başladı, Arjantin, Türkiye, Rusya diye tekerleme gidiyor ve sorumlusu FED sayılıyor.
Bu son dalgalanmadan FED’i sorumlu tutmak güç. Mayıs-haziran tamam evet, ama şimdi? Hâlâ bu piyasalarda kim kaldı da ocak sonunda -FED- diye çıkıyor? Bir takım acemi fonlar geride kalmıştı- dense bile, acemiler önce çıkar. Kendine güvenen kıdemliler ise?.. Onların da çıkış miktarları az. Bundan önceki yazıda çıkan fon miktarlarını vermiştik. Ocak çıkışları çok az. Japon Yeni zamansız değerlendi, o yüzden Japon Yeni üzerinden bu piyasalara girenler çıkıyor- denebilir. O çıkışın da haftalar almaması gerek.
FED aylık alımları azaltsa bile faizi artırmıyor, genel likiditeyi kısmıyor. Bu yoldan çektiğini başka yoldan zaten verecek. Gelişen Piyasalarda olan bitenin FED tarafından ciddi bir kriz sayılmadığını da çarşamba günü gördük. Çarşamba FED toplantısı sonra yapılan açıklamada bu çalkantıdan söz edilmedi. Çünkü FED bu olanların sistemik kriz yaratmayacağını biliyor. Yani batan banka yok, dağılan hazine yok. Merkez Bankalarının dikkati ve çabasıyla sorunun aşılacağı anlaşılıyor.
Ayrıca son günlerde meğer Türkiye’nin domino etkisi yaratıp bütün Gelişen Piyasaları raydan çıkarmasını bekleyenler varmış. TCMB’nin son faiz kararıyla bu ihtimalin kalktığını söylediler. Domino etkisini herhalde FED de görmüyor...
Yaşanan çalkantı sevimsiz, ancak herşeyi FED’e bağlamak yanıltıcı. Yanlış teşhis, yanlış tedavi getirir. Tekrar: FED karıştırmaya değil, yatıştırmaya çalışıyor... Türkiye’nin faiz kararı dünyada olumlu yankılandı. Hiç Malezya parası Ringit’in ya da Avustralya Doları’nın Türkiye yüzünden güçlendiğini görmemiştik. Nikkei endeksinin de Türkiye yüzünden yükseldiğini duymamıştık. Türkiye doğru adım attığı zaman dünyada olumlu etki yapabiliyor. Bundan sonra ilacın etki göstermesini beklemek gerekiyor. Bir de Türkiye’ye paranın yalnızca FED yüzünden ya da FED üzerinden gelmediğini, parayı güven ve getirinin çektiğini düşünmek.
twitter.com/selimatalayny