Ligin 17’nci sırasına demir atan F.Bahçe için, herkes “Tarihinin en kötü dönemini yaşıyor” diye söz etmekte... Halbuki, bugün yaşadıklarından daha vahim tablolara düştüğü anlar da oldu.
Şu anda sondan ikinci sırada ama, önünde daha 18 maç var. Kendini düzlüğe çıkarması için bir sürü fırsatı var. Kurtulabilir.
Ama 1980-1981 sezonunun son haftası oynandığında, F.Bahçe kaybetmiş olsaydı; resmen küme düşmüş olacaktı. Rizespor, Altay, Adana Demirspor ve Boluspor aynı puandaydı... F.Bahçe sadece dörtlü averaj farkıyla kümede kalmıştı.
***
F.Bahçe’nin durumu elbette kötü ama, kurtulabilmesi için önünde büyük bir süre var. Bugünün diğer farkı, daha önce hiç 17’inci sırada yer almamasıdır. Küme düşmekten son maçta kurtulmakla, önünde yarım lig devresinden fazla süre olduğu durum aynı değil.
Kısacası... F.Bahçe kötü bir dönem yaşıyor ama, en kötü dönemini değil.
***
Esas sıkıntı; mevcut kadronunun, bu durumdan sıyrılabilmek için yeterli güce ve kaliteye sahip olmamasıdır. Ersun Yanal değil; Mourinho-Guardiola-Ranieri konsorsiyumu iş başına gelse bile, ne yazık ki umut yok. F.Bahçe sıradan bir Anadolu takımının bile daha alt kategorisinde bulunuyor.
Ara transferde; gene Slimani-Ayew-Frey-Benzia türü tercihler yapılacaksa, durum fazla değişmez. Başkan Ali Koç da bu yüzden, Mali Fair-Play kurallarını da hiçe sayarak; UEFA’ya rağmen pahalı (Ve tabii ki kaliteli) transferler yapmayı hesaplıyor. Gelecek sezon için, Avrupa kupalarından dışlanmayı bile göze alacaklar.
***
Ersun Yanal, büyük bir risk alarak göreve geldi. Ekibini kendi kafasına göre toparlaması, yönlendirmesi ve belli hedeflere kilitlemesi çok zor görünüyor. Bu kadro şekillenemez, kademe atlatılamaz, yarışmacı bir kimliğe kavuşamaz. Çünkü o yeterliliği yok.
En çok istediğim şey; bu konudaki öngörülerimin asılsız ve isabetsiz çıkmasıdır. Umarım ben yanılırım.