Ligin ikinci yarıları ilk yarıya hiç benzemez. İkinci yarıda düşenle zirve yarıyı yapan takımlar arasında oynanan maçlar her zaman tehlike arzeder. Fenerbahçe’nin Ziraat Kupası’nda Giresunspor ile karşılacağını düşünürsek muhtemelen ikinci kadrosu ile sahaya çıkacak. Dolayısıyla herzamanki gibi böylesi maçların favorisi ve de kazananı genelde Fenerbahçe olmuştur.
Lige bakacak olursak, Fenerbahçe’nin ilk oynayacağı maç Eskişehir deplasmanı. Eskişehir’in puan durumu içler acısı. Bu pozisyonda olan takımların direnişleri de bir hayli yüksek olur. Fenerbahçe bu deplasman maçında kolay kazanır gibi görünmesine rağmen bence asla kolay bir maç olmayacak.
Eğer Fenerbahçeli futbolcular Eskişehir’in puan tablosundaki durumunu göze alıp da ciddiyetten uzak bir performans sergilemeyi düşünürlerse maçı kazanmaları zorlaşır.
Ciddiyeti elden bırakmamak kaydıyla, Eskişehir karşısında çok önemli bir derbi maçı oynarmışcasına sahaya çıkmalıdırlar.
Kadro zengini olan Fenerbahçe’nin, Eskişehir karşısında kazanacağını varsayıyorum. Aksi olursa zirve yarışında çok önemli bir yara alır. Bu nedenle ilk maçlar her zaman tehlikelidir. Eğer kazanarak yoluna devam ederse (büyük ihtimalle böyle olur) o zaman zirve yarışında yoluna devam eder.
Antalya’da yapılan hakem seminerinde genellikle memnun olmayan teknik direktörler serzenişte bulundular. Kulüpler Birliği de İstanbul’dan hakem hatalarını eleştirdi. Dünya çapındaki hakemimiz Cüneyt Çakır bile kafasına göre maç idare ettiği için eleştiri oklarına hedef olmuştu. Örneğin bir Trabzon maçında vermediği penaltı nedeniyle, Çakır’ın Türkiye’de yönettiği maçlarla Avrupa’daki maçları kıyaslanmıştı. Bana göre ikinci yarıda da yine hakemler konuşulacak. Özellikle 5 ve 6. hakemler gördüklerini görmezlikten gelerek MHK’nin de yara almasına neden oldular. Allah’tan ikinci yarıda bu hakemlerden vazgeçilmesi gündemde. Bazı hakemlerimiz ise baskı altında kalarak doğru dürüst maç yönetemediler. Dolayısıyla futbol kalitesi de istenilen düzeyde oluşmadı.