Beşiktaş ve F.Bahçe, ikisi birlikte Avrupa Ligi’nde başarılı bir gece geçirdi ama; gruplarındaki puanlamanın cilvesi olarak (Kesin başarı için) son maçlarına kaldılar. İnşallah ikisi de gruplarından çıkarlar.
Ben, iki takımımızın sergiledikleri futboldan mutlu oldum. Kimileri Beşiktaş’ı bazı yönlerden eleştirdi. Bu görüşlerinde, benim de haklılık payı verdiğim durumlar olsa da; siyah-beyazlıların maç içinde sürekliliğini sağlamada başarılı olduğu bazı gerçekler de var.
Mesela birçok oyunda çok düşük tempodan çok yüksek tempoya geçiş yaptığı dengesiz anlar olurken; Arnavut takımı karşısında benzer uçurumlar içine düşmedi. Karşılaşmanın genelinde, ciddi zik-zak’lar yaşamadan belli bir bütünlük içinde kaldı.
Hatta o kadar emin şekilde söyleyebilirim ki; Beşiktaş bu sezon daha önce hiçbir maçta bu denli “Kalıcı ve dengeli bir bütünlük” içinde olamadı.
Ne istediğini bilen, nasıl alacağını bilen tavrı da işin bonusu.. Nadiren de olsa, yediği baskıdan ve verdiği pozisyonlardan ürkmedi. Kendi oyun kurgusundan sapma yapmak zorunda kalmadı. Bunlar iyi şeyler. Beşiktaş’ı çok beğendim. Son maç için ciddi anlamda umutluyum.
Fenerbahçe ise zor iklim şartları altında ve zemini suyla kaplı sahada mücadele etti. Norveç’te karşılaştığı soğuk hava, Türkiye’ye henüz gelmemişti. Bundan olumsuz etkilenip, zaafa düşebilirdi. Öyle olmadı.
Hatta birçoğumuzun, “Bir saatten sonra yorgun düşüp rakibe kolayca pozisyon verir” diye düşündüğü sarı-lacivertliler, aksine o saatten sonra etkili oldu ve gol attı. Kondisyonunu (Şaşılacak şekilde) korudu. Verdiği fiziki ve teknik mücadele, her türlü övgüye değerdi.
Ozan’ın attığı 2. gol öncesi yaptığı pozisyon takibi, farkın ikiye çıkmasını sağladı. Bizim futbolcularda böylesi pozisyon takibinin bilinci, sorumluluğu, isteği genelde yoktur. Ya da çok azdır. F.Bahçe üst düzey yardımlaşmayla oynadı. O iklim şartlarında bunu yapmazsanız, zaten başarı da gelmezdi.