Kadro değerleri sıralamasında Avrupa’da 26 ve 27.sıralarda yer alan, ülkemizin piyasa değeri en yüksek iki önde gelen kadrosunun, 104 yıldır rekabet eden iki kulübün kapışmasıydı. Bu kulüpler yaşam enerjilerinin önemli kısmını birbirlerine duydukları rekabet duygusundan sağlıyorlardı.
G.Saray ŞL’de, F.Bahçe AL’de epey yol almıştı. Başka ölçütleri ele almadan, yalnızca buradan bakınca bile ligin ilk ikisinde olmaları gerekirdi. Galatasaray şampiyondu, ama Fenerbahçe’nin ikinciliği bile garantide değildi. Hepsini geçin, hiçbir hedefi olmasa da, bu maçı kazanmakla kendini mutlu hissederdi.
G.Saray şampiyonluk kutlamalarının rehavetinden çıkmışlığı önce belli etmedi. Ancak zamanla oyunu zorlayacak bir değişim de gösteremedi. F.Bahçe de üç gün önce uzatmalarını da oynadığı ZTK yarı finalinin yıpratmışlığından eser yok gibiydi. İsteklilik üst düzeydeydi. Ezeli rekabet tadını onların çabası sağladı. Büyük bir istekle asıldı oyuna. G.Saray’a hücum ortamı bırakmadı. Ama şans önce Galatasaray’a güldü. Drogba’nın göğsü ile kontrol etmek isterken açılan topa giden Gökhan, refleksle elini uzatıp topa dokunduğunda G.Saray’a penaltı sunmuş oldu ve Burak fırsatı kaçırmadı. Fenerbahçe’nin en büyük hatası bundan hemen sonra oldu. Emre’nin başı çektiği hırçınlıklar başına iş açabilirdi. Ancak çabuk toparlanıp, öfke ile değil mantıkla mücadeleyi sürdürdüler, tempo artırıp oyun akışına egemen oldular. Webo’nun peş peşe golleri ile öne geçtiler. İkinci golde Webo topu Eboue’yi elle iterek kazandı ve vurdu, ama hakem Çakır (daha sonra bir benzerine faul demesine karşın) bunu bir faul saymadı, golü verdi!
Şampiyon Galatasaray bir ezeli rekabet maçını elbette boş vererek oynamadı, ancak o rekabetin enerjisini de kullanamadı. Bir ‘takım olmanın’ etkisinde belli bir düzeyin altına düşmese de skorda geri düştükten sonra tempo artırmayı, maça asılmayı başaramadı. Şampiyonluk mutluluğunun sahaya olumsuz yansımasıydı bu. Maçın uzatmasında Volkan’ın kendini ve Sabri’yi oyundan attıran ‘dayılanması’ akıl alır gibi değildi. Bu davranışlarla hiçbir şey kazanmadığını, çok şey yitirdiğini anlamadan işinden emekli olacak.