Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, Etik Kurul raporu yazılmasının 15 gün içinde bitirileceğini ve Süper Final bitmeden herkesin önünü göreceğini söyledi. Bilgiyi TFF Başkanı Demirören’den almış.
Şenerbuna şöyle bir yorum da ekledi: “Etik Kurul’un ilk raporu bizi akladı, Fenerbahçe’yi de şikeden suçlu buldu. Yeni gelen tapeler eskileri ortadan kaldırmayacağı, ancak ek olacağına göre, Fenerbahçe suçlu ve küme düşürülecek. Zira 58. madde değişmedi ve suçun cezası bu.”
Trabzonspor bu beklenti içinde. Ve karşılığında da geçen yılın şampiyonu görüyor kendini, Kupa’yı da istiyor!
Diyelim ki Fenerbahçe suçlu bulundu!
Ve orada durmayalım.
Fenerbahçe’nin bu yıl da Süper Final Şampiyonluğu kazandığını varsayalım. Hatta iyice yaklaştığı ZTK’nı da aldığını düşünelim.
Ne olacak?
Öncelikle ligin şampiyonu Galatasaray ayağa kalkacak. Lig sisteminin saçmalığını vurgulayacak, çılgın gösteriler yapacak!
Trabzonspor Kupa’yı isteyecek!
Fenerbahçe şike soruşturmasına bile çıldırdı, “şike yaptın, küme düştün” dendiğinde neler yapar kestiremiyorum!
Ya pusuda bekleyen UEFA?
Şike olasılığı durumunda bile şampiyonumuzu Şampiyonlar Ligi’ne (TFF’yi sözlü çalımla aldatarak) gönderttirmeyen UEFA, biz kendimiz ‘şike yapıldı’ hükmüne vardığımızda neler eder?
Fenerbahçe bir kere daha (ki bu üst üste 3. olur) Avrupa’ya gitmez ise batar mı?
Yayıncı Kuruluş Digiturk, Fenerbahçe’nin bulunmadığı Süper Lig’de zarar edip, ödeme güçlüğü içine girer mi?
Yoksa doğacak zarar ufak olur da bir biçimde o yırtık yamanır mı?
Digiturk daha az para öder ise kulüplerimiz batar mı?
Önceki yıl daha az ödenmekteydi de kulüpler batık mıydı? (Çoğunluğu hep öyleler ya!)
Zorda olsalar bile bunun nedeni gelir azlığından çok, harcama bilgisizliği değil miydi?
Fenerbahçe o hakkı elde ettiği halde ceza alarak UEFA Kupalarından birine ya da ikisine birden gidemez ise onun yerine kimlerin katılacağı nasıl belirlenir?
Ya bu çerçeve içinde Sivasspor da ceza alırsa durum ne kadar karışır?
Bu tür sorular artıyordu... Birden silkindim!
Kafam başka yere odaklandı.
İşin adamını bulmak
Bütün bunlar Mehmet Ali Aydınlar’ın Fenerbahçe’deki geleceğini yitirmemesi için karar verme sürecini uzatarak, toplumun ve futbolumuzun üstüne yıktığı sıkıntılardı.
Aydınlar’ın Fenerbahçeli olması ayıp bir şey değildi elbet. Ancak onun TFF Başkanlığı görevine getirilirken bu ağır basan yanından sıyrılamayacağının görülmesi gerekirdi.
Demek ki bundan sonra ‘kesin tarafsızlık gerektiren görevlere’ taraflılığından vazgeçemeyecek kişiler getirilmemeli.
Aydınlar kadar, hatta daha çok, onu TFF Başkanlığına, böyle bir durumu düşünmeden getirenleri hatalı buluyorum bugün.
Demirören tarafsız mı?
Hemen aklımıza Beşiktaş Kulübü Başkanlığından şipşak TFF Başkanlığına transfer olan Yıldırım Demirören’in durumu gelecek...
‘Demirören Aydınlar gibi olur mu?’ endişesini ortadan kaldıracak sıkı bir örnek oluştu bile:
Beşiktaş’ın Galatasaray maçına, Demirören’in TFF, Zekeriya Alp’in MHK Başkanı olduğu bir ortamda; geçen yılki Fenerbahçe maçında Beşiktaş’ın atış yapacağı penaltı noktasını kazan oyuncuya (Blica) aldırmayan, ceza alanında topu 25-30 cm eliyle sürükleyen oyuncunun (Lugano) yaptığına penaltı çalmayan hakem Hüseyin Göçek’i, Süper Final’de Beşiktaş’ın maçına verdiler! Ve Göçek gene yapacağını yapıp (özellikle sinir bozarak) Beşiktaş’ı yıprattı maçta...
Demirören ve Alp tarafsızlık gösterisiyle sınavı geçti görünüyorlar. Ancak Göçek’in başarısızlığını iyi yorumlayamaz iseler gelecek sınavları onların da kötü geçer.