Gençlerbirliği karşısında iki penaltıyla kazanılan 3 puanın dışında İsmail Kartal’ın gözyaşları gündemimize oturdu. İsmail duygusal bir çocuktur. Saygı da duyarım. Ama şu da bilinmeli ki; F.Bahçe “Ağlama duvarı” değil. Aykut teknik direktör olunca tribünlerden “Zico ve Alex “ sesleri geldi. Aykut ağlamadı. Ersun Yanal başa gelince, o zamanki kötü gidişata tribünler “Aykut” diye serzenişte bulundu. Ersun Hoca da gözyaşı dökmemişti. Sonuç olarak Aykut da Ersun Hoca da takımlarını şampiyonluğa ulaştıran oldular.
İsmail Hoca takımından çok memnun gözüküyor, “İyi yoldayız” diyor. Belki de puan olarak lider Beşiktaş ile arasında çok önemsenmeyecek bir fark var. Bize göre Fenerbahçe iyi futbol sergilemiyor. Gençlerbirliği maçını izledikten sonra bu görüş bizde hasıl oldu.
Pozisyon üretiminde sıkıntıları var. Emenike kenara çekildikten sonra İsmail Hoca’nın tercihi Sow’la Webo oldu. Oldu olmasına ama saha içi verileri hiç de olumlu olmadı.
Caner’i kart cezalısı olmaması için korumaya aldı. İlk 11’de görev vermedi. Sonra da oyuna soktu. Oyuna aldıktan sonra kart görse ne olacaktı!.. Bu da bir soru işareti. Mehmet Topal’ın stoperde görevlendirilmesi bana göre yanlış. Mehmet Topal’dan stoper olmaz.
Ayrıca Diego da naftalinlenmek üzere alınmış gibi gözüküyor. Böyle giderse Diego da kaybolup gider.
Fenerbahçe göze hoş gelmeyen futbol sergileyerek kazanıyorsa, bu şekilde de devam ederse korkarım gelecek maçlarda hüsrana uğramaz. Kadro zengini gibi gözüken, şampiyon kadroyu muhafaza eden ama Ersun Hoca’nın oynatmış olduğu futbolu da özleten oldu.
Kuyt, Gençlerbirliği karşısında hiçbir şey yapmadı. Sadece penaltı golü kaydeden oldu. Emenike’nin düşürülüşü penaltı. Alper’inki de bana göre penaltıydı. Emre gole çevirdi.
Fenerbahçe hiç de iyi futbol sergilemeden atılan iki penaltı golüyle üç puanı kazanan oldu.