Fî tarihinde, 28 Şubat darbesinin medya ayağını yöneten ve attığı manşetlerle linç kampanyaları düzenleyen Hürriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’le yapılmış bir mülâkattan aklımda kalan, Özkök’ün gençliğinde fakir olduğu, genel yayın yönetmeni olmasıyla eriştiği ‘refah seviyesini’ kaybetmemek için elinden geleni yaptığını anlatması...
Nitekim yapıyordu da!
28 Şubat darbesinde ‘çok başarılı operasyonlara’ imza attı Özkök. Hürriyet’in 1. sayfasından hangi kuruluş ve kişiler hedef gösterildiyse başına bir iş geldi; Müslüman Anadolu’nun evlatları işkencelerden geçirilip düzmece ifâdelerle zindanlara atılırken Ertuğrul Bey, fakir gençlik zamanında hayalini kurduğu seyahatleri yapıyor, konserlere gidiyordu… Anlayacağınız, mutfakla helâ arasındaki hayatını en çukur seviyede sürdürmek için gözünü karartmıştı. Öyle ki, Ak Parti’ye karşı Genelkurmay internet sitesinde e-muhtıranın yayımlandığı 2007 senesinde yaşam tarzını korumak için silâhlı mücadeleden bahsediyordu...
Ertuğrul Özkök aslında bir sembol isim. Sonradan görmenin, peşinden koştuğu süflî şeyler için hak hukuk tanımamın sembolü. Bu bahiste muhafazakâr kesimde ilk akla gelen isim Fehmi Koru’dur!
Koru, İngiltere’de okumuştur. İngilizler’in emek verdiği bir isimdir! Kuruluşunda yer aldığı Zaman Gazetesi’nin Fethullahçı Terör Örgütü’nün eline geçmesinde aktif rol almış. O da Özkök gibi emniyet kuvvetlerine yardımcı olmada mâhirdir! Kendi veya müstear adıyla (Taha Kıvanç) yazdığı köşesinde, polisin operasyon yapacağı veyahut yaptığı isimler hakkında iftira, karalamalar itinayla yapardı. 28 Şubat darbe döneminde İzmir’de polisin cadı avında gözaltına alınan bir ablamız hakkında attığı zina iftirası hâlâ zihinlerde canlılığını koruyor!..
Bugünlerde bu insan müsveddesi, kenara atılmışlığın buhranıyla ağlamaklı yazılar yazıyor. Eski Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül’ün tanıtım sponsorluğunda açtığı internet sitesinde sureti haktan görünüp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye, bağımsızlık yolunda atılan adımlar geri dönülmesi çağrısı yapıyor.
Tabiî ki bunu böyle açık açık yazmıyor. “Fabrika ayarlarına dönelim” gibi ‘diplomatik’ ifâdelerle yazıyor.
Demek istiyor ki, Batı ile eski günlerde olduğu üzere ne istiyorlarsa yapalım. Karşı gelmeyelim. Ne o öyle “Dünya beşten büyük” demek… Ne o öyle “İstiklâl mücadelesi veriyoruz” demek… Müfteri Fehmi Koru rahatsız! İngilizler’in çok ekmeğini yemiş Koru rahatsız olmayacak da ben mi rahatsız olacağım!
“Sonumuz İran olacak” diyor! Bu slogan size neyi hatırlattı!..
Daha dün denilecek bir zamanda Müfteri Fehmi Koru fasıllar düzenlerdi. Tanıtım sponsorunun nüfuzunun gölgesinde çevresine öyle bir güç vehmettirmişti ki, medya, iş dünyası ve bürokrasiden Müfteri Fehmi’nin fasıllarına katılmayı prestij meselesi sayanlar epey bir yekûn tutuyordu.
Peki n’oldu! Ne fasıl kaldı, ne fasılcılar. Kala kala Müfteri Fehmi’nin ağlak yazıları…
Benden tüm Fehmilere gelsin: Bülent Ersoy söylüyor, Dönülmez Akşamın Ufkundayım Vakit Çok Geç!..