Farz-ı muhal. Yani gerçekleşmesi imkansız olan şeyin gerçekleştiğini varsaymak. CHP’nin iktidara gelmesi ihtimal harici midir?
Hayır. Kağıt üzerinde mümkün. Diyelim ligin bitmesine 5 hafta var. Ve bizim takımın puanı, lig liderinin puanından 14 puan eksik.
Takımımız, lig sonuna kadar 5 maçın 5’ini de kazanırsa... Lider de bütün maçları kaybederse... Takımımız 15 puan alır ve şampiyon olur.
Böyle haller için, ‘takımımızın şampiyon olması aritmetik olarak mümkün’ derler. Ama bunu söylerken, bıyık altından gülerler.
CHP’nin iktidara gelmesi de teorik olarak mümkün.
Nasıl mümkün?
CHP, kendi siyasetini Silivri’yle Lazkiye arasına sıkıştırmaktan vazgeçecek.
Milletin sorunlarına, gerçek çözümler üretecek ve bu çözümleri insanlara anlatmayı başaracak.
Memlekette yapılan her işe itiraz etmeyi bırakacak.
Milletin diniyle, imanıyla uğraşma itiyadını terkedecek. Milletin Kur’anına, namazına, haccına, camisine musallat olmayacak.
Milletin ‘yaşam biçimi’ne yönelik bir tehdit olmayacağına, artık tedavi olduğuna, iyileştiğine vatandaşı ikna edecek.
Bu şartlar yerine geldiği zaman, CHP, bir iktidar alternatifi olarak temayüz edebilir.
CHP, bu yöntemi sevmiyor. Zor ve sıkıcı buluyor. Bunun yerine, ‘darbe araları’nda cuntanın açtığı sandalyelere oturuyor.
60 ihtilalinde böyle oldu.
12 Mart’ta böyle oldu.
(28 Şubat’ta, CHP’nin ‘vazife’sini vekaleten Bülent Ecevit ‘deruhte’ etti.)
1974 hariç, önceki CHP iktidarları Türkiye’de seçme seçilme hakkı olmadığı zamanlardaydı. Çarpıtmayalım. Oy veriliyordu, sandık vardı. Ama komikti tabii. Sadece CHP’ye oy verilebiliyordu.
Daha komiği var.
1946’da bir seçim yapıldı. Seçimde vatandaş, ‘açık oy’ kullanıyordu. Ama oylar gizli sayılıyordu. Dünyanın bu en komik seçimini CHP kazandı. Utanmadan, sıkılmadan, 4 sene iktidarda kaldı.
CHP’li valiler, nahiye müdürleri, DP mümessillerinin seçimi izlemesine mani oldular, bazı yerlerde, DP müşahitlerini ağaca bağlattılar. Lüzumu halinde, polis ve jandarmaya dövdürttüler.
Fuat Köprülü, Polatlı kaymakamının, muhtarları toplayıp, CHP’yi kazandıracaklarına dair Kur’an ve tabanca üzerine yemin ettirdiğini anlatıyor.
Akla hayale gelmedik hileler hurdalar. Şimdiki çakma solcuların tabiriyle, ‘diktatörlük.’ CHP’nin, ‘demokrasi sandıktan ibaret değildir’ demesi böyle bir şey herhalde!
Hülasa-i kelam, ülke, darbe, yarı-darbe gibi bir alçaklığa maruz kalmazsa... Ya da, CHP, eski itiyatlarından vazgeçmezse, CHP’nin iktidara gelmesi gerçekten ‘muhal.’
Ama, ‘farz-ı muhal’ ya gelseydi iktidara, ne olurdu?
Ne olmazdı ki?
İkna odalarının sorgucusu Nur Serter derhal milli eğitim bakanı yapılırdı.
Başörtülüler asla okullara alınmazdı. Daha önce başörtülü olarak okuyup mezun oldukları tespit edilenlerin, diplomaları iptal edilirdi.
Okulların yüz metre yakınına cami inşa edilmesi yasaklanırdı. (Ben 28 Şubat’ta, camilerle okulların yakın olmasını sakıncalı bulan bir BÇG raporu okudum.)
Menderes’in Topkapı’daki anıtmezarı kaldırılır, milletin göremeyeceği bir yere nakledilirdi. Şimdiki gezi gürültülerine benzer eylemler zinhar yapılamazdı. Kazara, bir tane yapılsa, failleri idamla yargılanır, Esed’in zindanlarında 40 yıldır çürüyen mazlumlar gibi ömrübillah hapiste kalırlardı.
İnandırıcı bulunmamış olabilir. Ama 28 Şubatçılar, Malatya’da başörtüsü gösterisi sebebiyle onlarca kişiyi idamla yargıladı.
Zeki Şengöz’le Fahri Memur, gidin bakın şu anda cezaevinde. Yani, her şey ‘şekilde görüldüğü gibi.’
Milletvekili aday listelerini Silivri’de hazırlarlardı. (Zaten kısmen yaptılar.)
Camilerin cemaatini imamlara zimmetlerler. Herkes, kayıtlı olduğu camiye gider. Başka camiye gidemez. Seyahate gidenler de ilmühaber çıkarttırır, gidecekleri şehirde muhtarlıktan aldıkları belgeyi göstererek camiye girerler.
Bu sonuncusunu ben uydurdum. Ama gerçek. Allah etmesin, CHP’nin eline fırsat geçerse, buna bile teşebbüs eder.
Karpuz kabuğu mu dediniz? Nereye düşmüş?
Sözüm tükenmeden yerim tükendi. Bu mevzuya inşallah, bir daha gireriz.