Galatasaray için, geçen sezondan kalma bir alışkanlıkla; “Deplasmanda kötü oynuyor” suçlaması yapılır ama, dün gece maça gayet iyi, hareketli, etkili başladı. Gerçi golü yiyen kendisiydi. Fakat genç Ozan Kabak’ın kalesine kafa vurmasından önce, pozisyonun ofsayt olduğu gerekçesiyle ve VAR desteğiyle, gol sonradan iptal edildi. Ozan Kabak da suçluluk duygusundan kurtuldu.
***
Evet, G.Saray geçmiş bir çok deplasmanın aksine; oyuna ağırlığını koyarak başladı. Ama hareketli oluşunu; rakip ceza alanı içinde, zengin pozisyonlarla pek besleyemedi. Rodrigues’in iki, Emre Akbaba’nın tek vuruşuyla kaleyi yokladı. Düşük bir sayısal üstünlük sayılır.
Kazandığı penaltıyla, devre arasına önde girme fırsatı sunulsa da; kaleci Fatih Öztürk gole izin vermedi. Zaten penaltının kendisi de tartışılır bir konumdaydı. Çünkü her serbest atış sonrası, ceza alanında bu tür yere yatma-yuvarlama-düşme-düşürülme olayları zaten çokça olur.
MHK bu tür durumlarda artık daha kolay penaltı çalınacağını, sezon öncesi takımlara duyurmuştu. Söylenecek bir şey yok. Sorun, her maçta uygulanıp uygulanmayacağı... Sıkıntımız, “Büyüklere verilir, diğerlerine pas geçilir” olmasında!
Mesela yere düşen Serdar Aziz’in bizzat kendisi, ceza alanı içinde bu tür 20’den fazla penaltıya sebep olmuştur da, hakemlerin gözü hep başka yere kaymıştır.
Bu konunun en sabıkalı adamının, aynı konumda penaltı kazandırması, büyük bir çelişkidir. Atışın kaçması ilahi adalettir.
Bunca gol yemesine rağmen, Galatasaray’ı o kadar da kötü bulmadım. Ama Akhisar, elbette üç puanı haketti. Fakat onların penaltısı da bana haksız geldi. Hatta Muslera’ya faul var.