Dünya konjonktürünün sarsıntı geçirdiği şu zamanlarda, toplumların siyasi ve içtimai konjektürel dalgalanma ve değişimlerinden doğal olarak nasibini alacak olan en popüler ama aynı zamanda en etkili bir sanat dalı olan sinema ülkemizdeki çeşitli festivallerde belli anlayışlarla temsil buluyor. Daha çok konvansiyonel yaklaşımların hakim olduğu bu festivaller belli coğrafyaların ağırlığında ve zihniyet çerçevelerinin bağlamında vücuda geliyor. Festivallerin sinema kültürünü geliştirmesi, yeni anlatım yollarını seyircinin beğenisine sunması, farklı temaları seyircinin karşısına getirmesi anlamında önemli bir işlev gördüğünü belirtmeliyiz. Ancak bu olumlu kazanımları günışığına çıkarması, sinema kültürüne katkıda bulunması yanında bazı iç burkucu unsurları da bünyelerinde barındırması babında biraz sarsıcı bir noktada olduklarını düşünüyoruz.
Bu festivallerin yanında değişik mahiyette festival düzenlemelerinin de yeralmaya başlayacağını ifade etmeliyiz. Önümüzdeki Eylül ayından başlayarak bir yıla yayılacak sürede farklı konseptlerin boy göstereceği bu festivaller Türkiye’deki festival ortamına kendilerine has bir rayiha getirecekleri muhakkak. İlki olan Türkiye-Kore Film Haftası 12-19 Eylül tarihlerinde, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı ile Kore Gyeongju Kültür EXPO’su işbirliğiyle düzenlenecek. Türk ve Güney Kore sinemalarından 30’a yakın seçme filmin gösterileceği haftada, Kore sinemasından önemli simalar da sinemaseverlerle buluşacak. İkincisi, Gelişen Ülkeler Film Festivali, 20-27 Eylül tarihlerinde Istanbul’da yer alacak. Türkiye’nin üyesi olduğu D-8 ve ECO (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) kuruluşlarını oluşturan ülke sinemalarından örneklerin gösterileceği festivalde, Afrika ve Asya ülkeleri ağırlıklı bir kompozisyon beyazperdeye yansıyacak. Nijerya, Mısır, Kazakistan’dan Endonezya’ya 15 ülkeyi kapsayacak şekilde filmler seyirciyle buluşacak. O ülkelerin toplumsal yapılarını belli bir tarihi perspektif içinde işleyecek olan olan filmler ayrıca insanlığın değerler manzumesini estetik bir duyarlılık gözeterek sinema kültürüne katkı biçiminde ortaya koyacak.
15-21 Kasım tarihlerinde, Malatya’da üç yıldır düzenlenmekte olan Uluslararası Malatya Film Festivali dördüncü kez seyirci karşısına çıkacak. Daha çok dünya sinemasından bağımsız eserlerin sunulacağı festivalde ağırlanacak yabancı konuklarla, çeşitli oturum ve atölyelerle sinemadaki son eğilimler tartışmaya açılacak. 14-30 Kasım takvimindeki Boğaziçi Film Festivali, yarışmalı bölümleri ve atölyeleriyle Türkiye’deki sinema parametrelerinde yapıcı bir farklılığı gözetiyor.
22-24 Kasım tarihlerindeyse Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti çerçevesinde Eskişehir’de Uluslararası Türkuaz Sinema Günleri hazırlığı yapılıyor. Türk dünyasını meydana getiren coğrafyalardan yine belli tematik yaklaşımlar temelinde, Türkçenin de değişik kullanımlarının diyaloglara yansıyacağı filmler ve bu yörelerden konuklar bu günleri taçlandıracak. 2014 İlkbaharında yine aynı kapsamda düşünülen Türk Dünyası Tarih Filmleri Festivali de daha ihtisaslaşmış bir bağlamda, tarihi film olgusunu seyircinin algısına taşıyacak. 2014 Sonbaharı ise herhalde bu özel girişimlerin süreklilik anlamında değişik tezahürlerini yansıtacak.
Ramazan bayramınızı tebrik ediyor, İslam dünyasına ve tüm insanlığa esenlikler diliyorum.