Kürt sorununa genelden farklı bir bakış açım var. Mesela BDP temsilcilerinin ABD’ye gidişini, onların söylediği gibi, sorunu ve taleplerini bu ülkeye anlatmak olarak görmüyorum. Çünkü ABD, eskiden beri, bölgedeki Avrupa politikalarını izliyor ve kendisi bir strateji geliştiriyordu. Bu sözlerin amacı ABD’yi övmek değildir. Bugün darbeleri konuşurken arkasında yabancı güçleri arıyoruz. Bu güçler askerlere “Haydi bir darbe yapın, içinizden bazılarına kızdık” dememişlerdir. Bunlar uzun vadeli politikaların ve stratejilerin bir parçasıdır. Bir ülkeye yönelik politikalar tespit edilirken o ülkenin sosyolojik yapısı incelenir, ekonomik yapı muhtemelen kendileri tarafından yönlendirilmektedir. Medya her türlü operasyona hazır olacak şekilde yapılandırılmıştır.
***
BDP’nin politikası, kendi iradesinin bir sonucu sayılsa bile, bu genel gidişe uygundur. Bölgeye yeniden şekil verilirken Türkiye’nin gücünü azaltmak için Kürt sorunu yaratılmıştır. Daha doğrusu büyük güçlerin iradesi dışında oluşan bir örgüt ele geçirilmiştir. ABD liderini ele geçirdiği bir örgütü hiç etkileyemiyor görüntüsü vermektedir. Yani PKK herkesin karşı çıkmasına rağmen varlığını sürdürmektedir. Örgüt görevini yapmıştır. Türkiye bölgedeki gelişmelerde etkili olmaması ve kendisinden istenenleri yapması için hem zayıf düşürülmek istenmiş, hem de Kürtler karşı tarafların elinde bir koz olmuştur. Eğer BDP teröre karşı çıksa ve hükümetin açılım politikalarını destekleseydi bugün sorun önemli ölçüde çözülmüş olurdu. Hükümet farklı soy ve kültürlere saygı göstermektedir ve bu durum Kürtlerle sınırlı değildir. Yıllardır birbirimize düşman gibi baktığımız kimlikler eşit algılanmakta, sınırlarımız dışındakilere dostça davranılmaktadır. Kürtler gelecekte birlikte yaşayacağımızı düşünerek bu ülkenin sorunlarını çözmekte ve gelişmesinde destek olsalardı sadece diğerlerinin değil kendi yaşayacakları toprakları da cennete çevirebilirlerdi.
Yalnız onları kusurlu bulmak doğru değildir. Çoğunluğun kendi kimlik ve kültürünü diğerlerine empoze etme hakkı yoktur. Eğer kendi kimliği ile yaşamak onları mutlu ediyorsa, hiçbir talepleri olmasa bile vermemiz gerekir. Bizim medeniyetimiz farklı kimlikteki insanların nasıl dostça ve beraberce yaşanılacağının örneğidir ve bu övünülecek bir şeydir. Bu nedenle iki taraf da yanlış davranmıştır.
Bunca yıldır süren terör her iki tarafa da borç yazılmasına neden olmuştur. Şimdi bir güç bunu çözerse bedelini alacaktır. BDP, ABD’ye derdini anlatmak için değil bu bedeli öğrenmek için gitmiştir. Türkiye’nin vermesi gerekeni ve hükümetin bedel talep etmeden vermeye hazır olduğu şeyleri yabancılardan aldıklarını sanarak kendi yaşayacağı ülkeyi zayıf düşürmüşlerdir. Yani bunca yıldır bu savaşı hem hükümeti hem de Kürtleri zayıf düşürmek için sürdürdüler. Yoksa dünyanın büyük ülkeleri bir terör örgütü karşısında çaresiz kalmazlar. Ne zaman bir terör olayı duysam şunu söylerim: “Gene büyük güçler eylemi hazırladılar ve çocuklarını taş ve molotofkokteyli atarak yetiştiren babaların çocuklarını kullandılar.
İlerde birlikte yaşayacak olan ama hem Kürtleri bölücülükle itham edenler, hem kimliklerini dostça almak yerine çatışmayı tercih eden karşı taraf, ortak kültürümüzün dostluk ve sevgi duygusuna ihanet etmiş olacaktır.