Büyük isimleriyle, şampiyonluklarıyla, tarihte yer alışlarıyla yeni ligde de şampiyonluk adayıydılar; ama yeni ligde sahip oldukları güçlerle bu biraz zor olacaktı. Gene de o zorluğa soyunmuşlardı. Heyecanları doruktaydı. Böyle bir lig başlangıcında yitirmek sıkıntı yaratırdı. İşte bu heyecan ve sıkıntı endişesi iki tarafı da baskı altına almıştı. Maçın akışı bundan çok etkilendi.
Beşiktaş da Trabzonspor da alan daraltarak, topu kısa paslarla kendilerinde tutmak istediler. Bu durum, mücadelenin yavaşlamasına yol açtı. Çünkü birbirlerine hızlanacak oyun alanı bırakmadılar. Oyun sıkıştı. Bu sıkışıklığı zaman zaman aşabilen Beşiktaş oldu. Ama gol bölgesinde şut zenginliği gösteremedi. Trabzonspor devre sonuna doğru bir-iki kez hızlandı ve pozisyon üretti. Ne var ki bunlarda ofsayda yakalandı.
Oyunu hızlandıran ve bunu savunmasını bozmadan başaran taraf kazanabilirdi. Bu arayışa önce Beşiktaş soyundu. Biliç’in Beşiktaş’ı savunma için iyi yardımlaştı, orta alanı boşaltmadan, takımca savunmaya özen gösterdi. Ama bunun için hücumdan vazgeçmek, atakları savsaklamak gibi bir bedel ödemedi. Telaş etmeden, sabırla hücumlar geliştirdi. Son yarım saatte Biliç’in Almeida ve Gökhan Töre hamleleri hücumda zenginliği artırmada etkili oldu.
Dünkü Trabzonspor Avrupa elemelerindeki takımdı. Oyunun iki yanını oynayacak gelişmeleri gösterememişti. Beşiktaş ise hazırlık maçlarında yarattığı karamsarlığın aşılmasını sağlayacak artıları gösterdi. Takımca Savunma işini daha iyi başardı ve bunun üzerine hücum değerleri ekledi.
Atiba’nın hem top kazanmada hem hücuma çıkmada takıma kazandırdıkları oldukça fazlaydı. Beşiktaş sol tarafına da onun gibi gelir gelmez katkı yapacak birini mutlaka bulmalı. Bu arada Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu’nun Beşiktaş tribününde oturması ve orada sevgi saygı görmesi, maçın anlattığı ayrı bir değerdi.