Görünen o ki, ligin ikinci yarısı 2010-2011 sezonu gibi olma yolunda. Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi Galatasaray’ın futbol oynama iştahını arttırmış. Bursaspor karşılaşmasından sonra bunu Eskişehirspor mücadelesinde de net olarak gördük.
Bu, futbolcuların da durumun farkında olduğu anlamındadır.
İşte Galatasaray her maçına bu hava içinde başlıyor. Eğer Fener’le puan farkı biraz daha azalırsa maçlar çok daha farklı hale gelecektir.
Ve... En büyük sıkıntıya da hakemler düşecektir.
Galatasaray öyle dolmuş ki, attığı gole sevinirken Sabri sakatlandı. İşte camia bütünlüğü burada açıkça gözüktü.
Melo inanılmaz formda. Takımı sırtlıyor. Burak gol kaçırsa da, ofsayta düşse de rakibi zorluyor ve golünü atıyor. Muslera en ufak hata yapmıyor. Dolayısıyla herkes kapasitesinin üstünde oynuyor. Bu da ortaya galip gelecek bir takım çıkarıyor.
Galatasaray baskılı başladığı maçta Eskişehirspor gibi güçlü bir takım karşısında hiç zorlanmadan 2-0 öne geçti.
Bu kadar istekli bir Galatasaray’ı beklemeyen Eskişehirspor işin gerçeğini anlayınca ikinci yarıya daha farklı başladı. Savunma ve orta saha daha iyi pas kullanmaya başlayınca galatasaraylı oyuncular ilk yarıdaki rahatlığı kaybetti. Ama her şeye ragmen Muslera’nın iyi kaleciliği, Sabri’nin fedakar oyunu, Melo’nun son zamanlardaki oynama isteği Galatasaray’ı diri tuttu. 68’de stil olarak aynı futbolculardan uzun Hajroviç çıktı kısa Emre girdi! Ev sahibi Sarı-Kırmızlılar taraftarının da müthiş desteğiyle Eskişehirspor’u da geçti.
Taraftar havaya girmiş. Kendilerini kutluyorum.
Hissettiğim şu: Galatasaray cephesinde her kesim hazır. Eğer Fenerbahçe ile puan farkı daha azalırsa patlayacak durumdalar.
Hajroviç iyi mi?
İyi.
Peki Türk futbolcu Emre’den farkı var mı? Varsa ne?
Farkı var!! Boyu daha uzun!
İşte kafa yapımız.
Daha çooook para kaptırırız.
Sabri mi?
Galatasaray’ın Galatasaraylı gibi mücadele eden ve kendine yapılan hakaretlere hiç aldırmayan fedakar futbolcusu. Allah her takıma nasip etsin.