Sevgili dostlar, TUGİK toplantısında Cumhurbaşkanımızın cümleleri ile dinlediğimiz konuşma tarihe düşülen notlardan biriydi ve “faizin aslanı-yatırımın düşmanı” olanları çok rahatsız etti... Bir daha yazayım; ÇOK AMA ÇOK RAHATSIZ ETTİ...
NE DEMİŞTİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ?
“Ben, faiz konusunda hassasım. Faizi, özellikle enflasyonun en önemli sebebi olarak görüyorum. Sebep, netice ilişkisinde faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faizle enflasyon doğru orantılıdır, ters orantılı değildir. Eğer kim faizi yükseltmeyi savunuyorsa, o bu ülkede yatırımların düşmanıdır, istihdamın düşmanıdır. Bunu da açıkça söylüyorum. Eğer benim ülkemde yatırım olacaksa kredi musluklarının açık olması lazım. Kredi musluklarının açık olabilmesi için yüksek faizin olmaması lazım.”...
Mesaj çok açık ve netti, anlayanlara, anlamak istemeyenlere tane tane ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...
Yabancılar ve “içimizdeki yabancılar” bu konuşmayı hiç alkışlamadılar hatta içeride “eskiye dönmeye söz verenler” ciddi fırçalar yediler” dışarıdaki ABİ’lerinden...
Durum bu kadar açık ve net, sözün bittiği yerdeyiz! Bu anlatım üstüne hala “yüksek faiz isteriz” şarkısını söyleyenleri birlikte gözlemleyeceğiz... Bir de not düşelim; bu ülkede kim “faizleri artrmalı” diyorsa, kim “tek çıkar yol yüksek faiz” diyorsa, herkes bilsin ki; BU ARKADAŞLAR BU ÜLKENİN DOSTU DEĞİL, YERLİ DEĞİL, MİLLİ DEĞİL... Başlığımız da tam buraya oturuyor; Faizin aslanları-yatırımın düşmanları ve ÜLKENİN EVLATLARI...
Sevgili dostlar, bu coğrafya’da son 250 yıldır bir “zorlama” maalesef coğrafyamızın gerçeğine dönüştü; kim kendine öğretilen “dışarıdaki abilerinin menfaatini öne çıkaran paradigmaları” savunuyorsa; dışarıdan destekleniyor, içeride “malum medyalar” tarafından “cici çocuk” ilan edilip sonuna kadar “olumlu algılama” zorlanıyor... Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil Orta Doğu’da özellikle başta İngiltere ve Almanya’nın “devşirmeleri” neredeyse 250 yıldır destekleniyor ve “gelişen dünyan ülkeleri” soymak üzerine kurulan “modern teorileri” anlatan süslü cümlelerin savunucuları oluyor... Bu konu çok hassas ve üzerinde uzun konuşmamız gerekli...
Bu noktada “en önemli” detaya geldik... Aslında detay değil YENİ GERÇEĞİMİZ!
Bu coğrafya’da bu emperyal-emperyalist düzeneklere “son veren” ve MİLLİ-ÖZ DURUŞ paradigmasını ekonomiden-sosyolojiye, savunma endüstrisinden-üretime tanımlayan kişi Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan... BİRİLERİ için de sorun burada başlıyor; 250 yıldan fazla süredir kontrol edilen topraklar nasıl olur da MİLLİ olur!
Sonuç: “Faiz” önemli detaylardan sadece bir tanesi... Her alanda LİDER çok önemli adımlar atıyor ve YENİ paradigma ortaya konuyor... Paralel Yapı gibi örgütlenmeler ayağa kalkışımıza “DUR” demek için zamanında içimize sokulan “mekanizmalar”! VE TEK değil! Gördüğümüz PARALEL ve dış-iç mihraklar tarafından zorlanan YENİ PARALEL yapılanmalar... Onlar için de “deşifre olma” zamanı...
DEVAM EDECEĞİZ...