Korkut Eken’in ‘Yaşıyor’ açıklaması, 90’lı yılların ortalarında Güneydoğu’yu sarsan faili meçhul cinayet ve kayıpların sorumlusu olarak öne çıkan ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ı yeniden gündemimize taşıdı.
Önce kimliklere bakalım:
- Korkut Eken, emekli yarbay. 1980’lerin sonunda TSK’da Özel Kuvvetler Komutanlığı, kısa bir süre MİT Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcılığı, Polis Özel Harekat eğitmeni olarak görev yaptı. Faili meçhul cinayet ve kayıplarla ilgili soruşturmada ifadesi alındı. Yeşil’i yasadışı operasyonlarda kullandığı iddia edilen dönemin güvenlik yetkililerinden biri.
- Yeşil, terörle mücadele sırasında bazı güvenlik yetkililerinin yasa dışı operasyonlarda kullandığı öne sürülen tetikçi-organizatör. Çok sayıda faili meçhul cinayet ve kayıplardan sorumlu tutuluyor. En çok Mahmut Yıldırım ve Ahmet Demir kimliklerini kullandığı biliniyor. 1996’daki ünlü Susurluk Kazası’ndan sonra başlayan ‘öldü, yaşıyor’ tartışması sonuçlanmadı. Nüfusta halen ‘ölüm kaydı’ olmaması da ‘yaşıyor’ iddialarını güçlendirdi.
Ve Korkut Eken, Ankara’da faili meçhuller soruşturmasını yürüten savcı Mustafa Bilgili’ye verdiği ifadede ‘Yeşil yaşıyor, her şeyi o biliyor, çıkıp konuşsun’ dedi.
Birkaç yıl önce, JİTEM’i kurduğunu ve Yeşil’i kullandığını söyleyen Ergenekon Sanığı emekli Albay Arif Doğan da benzeri bir açıklama yapmıştı.
‘Derin devlet’ konusunda geçmiş yıllarda bu köşeyi hayli önemli bilgilerle dolduran selefim Şamil Tayyar kadar uzman değilim. Ancak ‘öldü’ varsayımı kadar ‘yaşıyor’ iddiasından şüphelenmek için de epey neden var.
‘Yaşıyor’ diyenlerin önemli bir kısmı aynı suçlardan (faili meçhullerden) suçlanan ‘amir’ konumundaki kişiler.
Kayıp veya faili meçhul maktüllerin yakınlarının ‘yaşıyor’ iddiaları daha çok bu ‘amir’lerin ifadelerine, söylentilere ve kendilerine gelen ‘meçhul’ tehditlere dayanıyor.
Bu da, ‘amir’lerin kendi sorumluluklarını ‘yeşil’le örtmeye çalıştıkları şüphesini doğuruyor.
Son olayda; Korkut Eken’in ‘Yeşil yaşıyor’ ifadesinin avukatı üzerinden basına sızması da bu şüpheyi güçlendiriyor. Çünkü savcı Mustafa Bilgili soruşturmayı sona yaklaştırdı ve iddianame aşamasına hazırlanıyor. Bu aşamada böyle bir açıklama gelmesi, dava açılmadan önce kamoyuna “Asıl fail dışarıda dolaşırken suç, terörle mücadele vermiş güvenlik görevlilerine yıkılıyor” mesajı verme amaçlı olduğu şüphesi uyandırıyor.
Sayısı binleri geçen faili meçhul cinayet ve kayıplara ilişkin soruşturmalar “Yeşil’in akıbetinin ne olduğunun öğrenilmesi” gibi bir gerekçeye bağlanırsa sadece 90’lı yıllar değil, o yılların egemeni Ergenekon’un karanlık yüzü de aydınlatılamaz.
Savcı, o karanlık dönemin ‘yeşil’ perde arkasına alınma girişimini dikkate alıyordur.
Ancak, madalyonun diğer yüzü de parlak değil.
Yeşil’in yaşıyor olma ihtimali de bir o kadar önemli.
Bu ifadeler Yeşil’e mesaj niteliği taşıyor olabilir mi?
Ya da daha başka yerlere “Yeşil ölmedi, kendinizi güvende hissetmeyin” mesajı mı veriliyor?
Yapılan açıklamalar, verilen ifadeler ve kullanılan cümlelerin, kişilerin ‘uzmanlık alanları’ dikkate alınarak yorumlanması gerekiyor.
Bu ve benzeri sorular, şüpheler savcıların kafasında da var. Ve onlar bizlerden daha fazla ‘bulgu’ sahibi.
Devlet, güvenlik, istihbarat birimleri ve yargısıyla ‘Yeşil yaşıyor’ iddialarının ciddiyetini de, mesaj olup olmadığını da ölçebilecek tek aygıt. Bu mesajların ‘yeşil’ örtüyü kaldırmaya mı, örtmeye mi yönelik olduğunun artık ortaya çıkması gerekiyor.