Bugün, Mısır Olaylarındaki baş aktörlerden biri olan “Müslüman Kardeşler”
(El İhvânü-l-Müslimîn) hareketine dâir bâzı bilgiler vermek istiyorum.
Bu örgüt, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve dolayısıyla Hilâfetin ortadan kalkması üzerine Sünnî İslâm Âlemi’nde doğan büyük boşluğun getirdiği zarûretlerden biri olarak 1928 Yılı’nda Süveyş’de “el Cemâatü-l-İhvânü-i Müslimîn” (Müslüman Kardeşler Cemâati) adıyla bir ilkokul öğretmeni olan Hasan el Bannâ tarafından kurulmuşdur. Osmanlı’nın çekilmesinden sonra Mısır’ın İngiliz hâkimiyeti altına düşmesi de böyle bir hareketi tetikleyici bir rol oynamışdır. İhvânü-l-Müslimîn örgütünün temel fikir ve amaçları; 19. Yy.’dan gelen İslâmî reformculuk, milliyetçilik, devletçilik, sanâyîleşme ve sosyal dayanışmadır.
Hasan el Bannâ 1936’da yayınladığı ve “Nûra Doğru” adını taşıyan metinde bu ilkeleri tesbît etmişdir.
İhvânü-l-Müslimîn esâsen bir küçük burjuva akımı ve hareketidir. Nitekim tarafdarlarının ekseriyetini memur, mühendis, öğretmen, hekim gibi orta tabakadan aydınlar teşkîl etmektedir.
***
İşin ilginç yanlarından birini AKP ve Receb Tayyib Erdoğan’ın da Müslüman Kardeşler Hareketi’nden sayılmasıdır. Tabii bu fikriyâtın “en modern ve en gelişkin” bir türünü temsîlen!
Sayın Erdoğan ve AKP’lilerin bundan haberleri var mıdır ve buna ne diyorlar bilmiyorum. Fakat ilk şaşkınlığımı çelik gibi sinirlerim ve efsânevî irâdem sâyesinde hızla atlatıp birkaç sâniye düşününce aklım yatmadı da değil. Zîrâ Başbakan Erdoğan ve Partisi, devletçilik hâriç, yukarıdaki prensip ve hedeflerin hâlihazırdaki en müsbet ve parlak uygulayıcılarını temsîl ediyorlar. O bakımdan, bizzat akıllarının ucundan dahî geçmemiş olsa onlar zâten “model, örnek” konumundalar.
Devletçilik bile aslında muz gibi bir şey.
Ben bu yazı için araştırma yapdıkdan sonra Receb Tayyib Erdoğan’ın “Ortadoğu Sokağı”nda neden öylesine etkin ve sevilen bir şahsiyet olarak kabûl edildiğini daha iyi anladım.
Üstelik İhvân’ın öyle meselâ Humeynî gibi, Lenin gibi, hattâ Che Guevara gibi bir “bayrak şahsiyetleri” kesinlikle yok! O bakımdan üst kademedeki “göbekli yerleşikler”in Erdoğan’a ve AKP’ye diş biledikleri de iddialar arasında. Zîrâ başarısıyla ve karizmasıyla “kötü örnek” oluyormuş. Nitekim birkaç yıl önce Mısır’da “Vasat Partisi” kurulunca ödleri kopmuş, çünki bu parti tam da AKP gibi başarılı olma kapasitesini içinde barındırıyormuş. Allahdan rejim kısa süre sonra bu partiyi yasaklamış da “göbekliler” tenhâda şıngır şıngır göbek atmışlar.
***
Müslüman Kardeşler başlangıçda şiddeti reddeden bir hareket. İlk başda niyetleri Hazret-i Peygamber zamânındaki saf İslâmiyete dönmek. Ama, hele bugün, içinde muhtelif akımlar var. Başlangıçdaki pasifist tutumunu sürdüremeyerek 1987’deki “Birinci İntifâda” ile pozisyonunu yeniden saptamak zorunda kalmış. O zamandan beri artık İsrâil’e karşı savaşı var gücüyle destekliyor.
İhvân bir yer altı hareketi değil. İslâmî Devrimin “avant-garde”ı, öncü kıt’ası da değil. İşin garibi bunların bir yazılı progamları da yok. Onun için belki de şimdi ön plana çıkmak işlerine gelmiyor. Kendilerini hazırlıksız hissediyor olabilirler. Bâzı hareketler ebediyyen muhâlefetde kalmak üzere kurgulanmışdır. Belki bu da onlardan biri, bilemiyorum.
Kendi ifâdelerine göre yetmişden fazla ülkede örgütlüler. Meselâ son aylarda öne çıkan Tunus kökenli “en-Nahdâ” (Uyanış) Hareketi de İhvân’dan.
Artık sıkıldım, burada kesiyorum.