Seyircisiz maçları oldum olası sevemedim, sevmeyeceğim de. Galatasaray deplasmanda Bursaspor’u farklı yenerken, Kasımpaşa kendi sahasında mağlup olan taraftı. Ben söylemiştim demekten bıktım artık.Bu Galatasaray’da artık bir çok isim miyadını doldurmuş uzatmaları oynuyorlar diye. Maçın başında bir Podolski bir de Bruma’nın yerine giren Rodrigues’in duran topa kafasının dışında Galatasaray’ın ne kanat ataklarını ne de 3. bölgede etkili olduğunu göremedik.
18.dakikada Tudor, Bruma’yı oyundan niye aldı anlamadık. Takımın en etkili oyuncusunu sakatlığı yoksa niye aldın hocam! Burası kapris yeri değil Tudor. Bu takım yerildiğinde ilk kaybedecek sensin kardeşim. Galatasaray defansı Allah’a emanet. Yenilen ilk golde Ahmet nereye kafaya çıkıyorsun? Bu nasıl zamanlama hatası birader! Golde Adem’in aslan payı ve Castro’nun vuruşunda Carole yine hamle yapmadan seyretti. Bu golden sonra Galatasaray yan pasa ve geri pas oyununa devam ederken, takımın kaptanı ayağındaki topu 5 metreden rakibe verir haliyle “Artık bu gemi bana fazla büyük geldi” diyordu.
Castro’nun birinci ve üçüncü Turgut Doğan’ın ikinci golünde de defansın tamamı uykudaydı. Galatasaray ikinci yarıda da maçı çevirecek istekte görünmedi. Sonuçta Sarı-Kırmızılılar sadece maçı kaybetmedi, üçüncülüğü zora sokarken, dördücülüğü sağlama alma şansını da kaçırdı. Bursaspor maçındaki farklı galibiyetin kimseyi yanıltmaması gerektiğini belirtirken, bu kadar erken fabrika ayarlarına döneceklerini ben de beklemiyordum. Bir futbol adamı olarak sezon başından bu yana gördüklerimi köşemdem duyurdum. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.