Fenerbahçe kaptanı ile G.Saray kaptanı, saha içinde birbirini boğazlarsa; metroda adam öldürülmesine çok şaşmamak lazım. Etki, tepkiyi tetikler.
Volkan maç başından itibaren; rakip futbolculara yönelik tuhaf bir öfke ve kin içindeydi. Sebepsiz yere bir çok kişi ile dalaştı. Hakem onu maçın sonunda değil de, zıvanadan çıktığı ilk anlarda atsa; olaylar buraya kadar gelmeyecek... Cüneyt Çakır gibi üst düzey klasmanda bir hakem bile, elini korkak alıştırmışsa (Ya da o noktaya getirilmişse); yapacak fazla bir şey yok demektir.
Futbol terörü, belini bükmeye hızla devam edecektir. Kurtuluşun yok.
Kulüp yöneticisi kisvesinde, teröriste ve terörizme yataklık edenlere ses çıkaramayan Türkiye; sorumsuzca demeç verenlerin ağzını tıkamadıkça, sporda da toplu cenaze kaldırılmasına hazır olmalıdır.
Ezeli rekabet, ezeli rezalete dönüştü.
***
Sadece F.Bahçe-G.Saray meselesi değil ki... Beşiktaş maçı öncesinde yaşanılanlar, Göztepe’nin 2. lige düşmesiyle patlak veren olaylar; spor kültürümüzün iflas ettiğinin açık belgesidir. Geçenlerde 13-14 yaş grubundaki bir maçta da, utanç tablolarına tanık olduk.
7’den 70’şe değişen bir şey yok. Boğazımıza kadar foseptik çukuruna düştük... Belediyeye haber verin, federasyona çok acil bir vidanjör göndersin.
Futbolumuzu b.k götürüyor.
***
Suçun, cinayetin, rezaletin, kokuşmuşluğun bölgesi olmaz ama; futbol teröründeki cinayet sayısının, İstanbul’da tavan yapması tesadüfi değildir. İstanbul’da işlenen futbol cihayetlerinin sayısı; tüm Anadolu’da işlenen cinayetlerin sayısından, beş misli daha fazladır.
Aradaki farkı anlatabilmek için, şunu hatırlatalım... Edirnekapı’da bir F.Bahçeli, bıçak darbeleriyle katledilirken; 1461 Trabzon ve Kayseri Erciyesli futbolcular, tunel çıkışında iki sıra saf halinde dizilerek, alkışlarla rakip takımlara jest yaptılar. İstanbul bunu henüz başaramadı.
Katiller sokaklarda, ama azmettiriciler kulüplerde!