Türkiye’nin doğusunda sonra da Ortadoğu’da nelerin olabileceğini anlatan haber PKK’nın Dağlıca saldırısından hemen sonra önümüze geldi. Maliki, Irak merkezi Hükümeti’nden izin almaksızın, K.Irak Federe Kürt Yönetimi ile anlaşma yapan Exxon-Mobil’in, bu anlaşmaya uygun yatırımlara girişmesi durumunda bunun savaş nedeni olabileceğini söyledi. Bence Maliki, içinde bulunduğu koşullar ve sıkışmışlık nedeniyle erken bir tepki verdi. Çünkü bu tepki, bundan sonra olacakları anlattığı gibi, Maliki’nin, Exxon-Mobil’i de siyasallaştırması anlamına geliyor. Diyeceksiniz Exxon-Mobil, zaten Ortadoğu siyasetinin tam göbeğinde değil mi? Evet ama Exxon-Mobil gibi yapılar bu denli ‘siyasi’ polemik malzemesi olmaktan hoşlanmazlar ve kendilerini böyle ‘harcayan’ liderleri de silerler. Dolayısıyla tıpkı Esad gibi Maliki’nin de uzun bir siyasi ömrü artık yok. Burada önemli olan zamanlama ve bu zaman sürecince de nelerin olacağı, hangi dinamiklerin sürece ekleneceği ve hangilerinin çözüleceği.
Ama bundan önce şu Exxon-Mobil’e ve yaptığı anlaşmaya bakalım. Exxon-Mobil, ABD’nin gelir açısından en büyük şirketi. Piyasa değeri ise 410 milyar doları aşıyor. Petro-kimya ve gaz sektörleri, biliyorsunuz son on yıldır teknoloji şirketlerinin, piyasa değeri olarak, altında kalıyor. Örneğin Apple, 536 milyar dolarla 500 milyar sınırını aşmıştı. Exxon-Mobil gibi dev yapılar yaklaşan sonu görüyorlar. Örneğin Bush döneminde, Exxon-Mobil, Chevron, Conoco gibi devler çok yüksek kârlar elde ettiler. Başta Exxon-Mobil olmak üzere petrol ve gaz karteli, Neoconları- doğal olarak- başından beri destekliyor. Ancak tabii ki Cumhuriyetçiler’in kaybetmesi bu kartelin kaybetmesi anlamına gelmiyor. Petrol şirketleri uzun bir zamandır alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapıyorlar ve yatırım alanlarını çeşitlendiriyorlar.
Tabii bir de önümüzdeki on-yirmi yılda, Ortadoğu ve Afrika’da hem arz hem de tüketim alanlarına yatırım yapıp kârlılıklarını düşürmeden, fosil yakıt sonrası, konsolidasyona hazırlanıyorlar. Bunun için şundan emin olun, Exxon-Mobil’in, Kürt yönetimi ile yaptığı anlaşma zaten, uzun bir zamandır gündemde ve Exxon-Mobil, hiç kimseyi takmadan bu anlaşmada ısrar ettiyse bir bildiği vardır. Exxon-Mobil’in anlaşma yaptığı, Erbil, Süleymaniye, Musul ve Kerkük yakınlarında bulunan altı sahadan üçü Bağdat yönetimi ile Kürt yönetimi arasında yetki ihtilafı yaşanan bölgelerde bulunuyor. İşin garip tarafı Exxon-Mobil, Irak merkezi yönetimi tarafından tanınan petrol çıkartacak 47 şirket arasında gözükmüyor. Buna rağmen Barzani, ABD’ye gittikten sonra, Maliki’ye karşı cepheyi güçlendirip, Exxon-Mobil’le anlaşmayı sonuçlandırıyor. Dikkat ettiyseniz, aynı tarihlerde, Barzani Türkiye’yle ilişkileri daha da düzeltmek için, Kürt sorununun çözümü konusunda, adeta CHP ile yarışırcasına(!) ön almaya, silah bıraktırmaya aday olmaya başladı. Aynı zamanlamada, CFR (Council on Foreign Relations) adlı ‘ünlü’ ABD düşünce(!) kuruluşu da yayınladığı raporda, Kürt meselesinin mutlaka çözülmesi gerektiğinin altını çiziyor. Obama yönetimi, bir zamanlar Neoconları destekleyen Exxon-Mobil’e şimdi Irak’ı çözme işini vermiş gözüküyor. Şimdi bu hamlenin karşısında yine Neoconlar ve kartelin diğer ucu ile geleneksel Avrupa sermayesi var. Bunlar, bunun için Kürt sorunu çözülsün istemiyor.
Türkiye’nin işine yarayacak bir ‘oyun’
Şimdi bütün bunları ‘emperyalizm bir oyunu’ bağlamında anlatmıyorum, yanlış anlaşılmasın. Bu yapılar çıkarları gereği, kan dökülmesini isteyebileceği gibi kanın durmasını da, aynı arzu ve ivedilikle, isteyebilir. Savaşı başlatan da bitiren de bunlardır çünkü. Söylemek istediğim şu; bölgedeki kapışma büyük ve acil. Düşünün, K.Irak’ta hâlâ petrol ve doğalgaz yataklarının tam kapasiteye ulaştığı zaman ne hacimde olacaklarını ve dünya ekonomisine etkisini bilmiyoruz ama büyük bir değişim olacağı açık. İran ‘kıytırık’ rafinireleri ile yarı yolda kalacak, Rusya karteli sarsılacak ve etkisi azalacak. Hatta bizim Tüpraş da-ne yazık ki- sarsılacak. (Kritik soru; siz Tüpraş’ın sahiplerinin yerinde olsaydınız bu senaryonun olmaması için dua etmez miydiniz?)
Türkiye ise hem planlanan geçişlerin devreye girmesi hem de Musul-Kerkük’teki tarihi etkisi ve Kürt Yönetimi ile entegrasyonu sonucu bir enerji ‘üretim’ ve geçiş merkezi duruma gelecek. Brent ve Texas petrol fiyat belirleme merkezlerinden sonra Türkiye’nin güneyi de bir arz ve fiyat belirleme merkezi olacak. Mesela Brent fiyatı yerine Ceyhan fiyatı geçerli olacak.
Avrupa’nın ise krizden çıkmak-özellikle Alman sanayisi için- ve enerji alanlarına erişebilmek iç in Türkiye’yi, Türkiye’nin istediği koşullarda, içine almaktan başka çaresi kalmayacak.
Ya işte böyle, o zaman Kürt sorununu çözmeyi kim istemiyor olabilir sizce. Çözülürse ‘emperyalist’ tekellerin de işine mi gelecek dediniz, gelsin tarihte olur ara sıra böyle şeyler onların çıkarları ‘bizimki’ örtüşebilir bir an. Ama sadece bir an.