Evliliklere bakış açılarında önemli farklılıklar var. Bazıları evliliğe karşı bakışları olumsuz. Evliliklerin yürümeyeceğine, tadının tuzunun kaçacağına, mecburiyete dönüşeceğine ya da boşanmaya gideceğine inanıyorlar. Diğer uçtaki kişiler ise evlilikler hakkında olumlu bakışa sahipler. Evli eşlerin birbirlerini ömür boyu sevebileceklerini, evliliklerinden memnun olabileceklerini, evliliklerinde kalmayı seçeceklerini ve mutlu olabileceklerine inanıyor. Ortalamadaki çoğu kişi ise bu iki yaklaşımın arasında, ikisinden de öğeler taşıyan algılara sahip.
Eş terapisi öyküleri ve mutlu evlilik araştırması
Eş terapisinde evliliklerle ilgili zor ve acı dolu hikayeler dinliyorum. Eğer mutlu evlilikleri araştıran çalışmam olmasaydı, evliliklere bakış açımı olumlu tutmak zor olabilirdi. İki kesime de eş zamanlı bakmak daha dengeli ve gerçeğin tümünü gören bir noktada kalmamı sağladı.
Mutlu evlilik çalışması yapmaya karar verdiğimde, yoluma çıkan ve bana yol gösteren Judith Wallerstein ve Sandra Blakeslee’nin “The good marriage” adlı kitabın girişinde yazar “gerçekten de mutlu evlilik var mı?” sorusuyla başlar. Toplumda mutlu evliliklerin olmadığına yönelik yaygın bir inancın ve sinizmin olduğunu söyler. Hatta mutlu evlilik çalışması yapma fikrini bir kadın topluluğuna açtığında “mutlu evlilik var mı ki?” türünden itirazı gösteren bir uğultuyla karşılaştığını anlatır.
Mutsuz evlilikler sahnede iken mutlu olanlar ise gizli
Mutsuz evlilikleri anlamak ve konuşmak daha kolay görünüyor. Her gün gazetelerin üçüncü sayfaları bize eşler arası şiddeti gösteriyor. Televizyonlarda çatışma halindeki eşleri seyrediyoruz. Boşanan ünlü çiftlerin hikayelerine maruz kalıyoruz.
Halbuki, aralarındaki ilişkiyi mutluluk, güven, adalet, merhamet, şefkat, sevgi, fedakarlık, özveri, dostluk, arkadaşlık üzerinden tanımlayan eşlerin varlığı; aralarındaki ilişkiyi mutsuzluk, sevgisizlik, güvensizlik, şiddet ve adaletsizlik üzerinden anlatanlar kadar gerçek.
Ama aralarındaki ilişkinin güven ve dayanışma olduğu eşlerin haberlerini göremiyoruz. Onlar eş terapisine gelmiyorlar. Onlara kimse mikrofon uzatmıyor. Onların öyküleri gazetelere yansımıyor. Hatta onları anlamaya çalışan araştırmalar bile çok az.
Evlilik memnuniyetinde spektrumal dağılım var
Evli çiftler arasında evliliklerini “memnuniyet” ve “mutluluk” açısından değerlendirmek kolay değil aksine karmaşık bir iş. Herkesin uzlaştığı istatistiksel bilgiler elimizde yok. Üstelik istatistiksel bilgi de bir düzeyde anlamaya yardımcı oluyor.
Benim evlilikte memnuniyeti anlama modelim şöyle: Evlilik memnuniyetinde spektrumal / çan eğrisi dağılımı var. Evliliklerin üçte biri mutlu ve mesut, üçte biri idare eder düzeyde memnun, diğer üçte biri ise evliliğinden farklı düzeyde memnun değil. Eğer “oldukça” ifadesini kullanacaksak, evliliklerin %10’u “oldukça mutlu” iken %5’i oldukça mutsuz.
Oldukça mutlu evlilik gerçekten var!
42 yaşında erkek “evliliğinizi neden mutlu/iyi olarak tanımlıyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Görücü usulüyle evlendim ama Allah yüzüme baktı, güldürdü yüzümü. Çünkü ondan iyi bir insanı bulabileceğimi düşünmüyorum. Her zaman sevgi ve saygı gösterdiğimiz için de mutlu oluyorum, heyecanlanıyorum. Çünkü çok tatlı ve sevimli. Bunlar da mutluluğumuzu daha da çoğaltıyor”.
32 yaşında bir kadın “evliliğinizi neden mutlu/iyi olarak tanımlıyorsunuz?” sorusunu şöyle cevapladı: “Eşim hiçbir zaman aşağılayıcı ve küçümseyici cümleler sarf etmedi. Asla küs olmadık, yataklarımızı ayırmadık veya sırtımızı birbirimize dönerek asla uyumadık.