Bir önceki yazımda, eş seçimi kararını olumsuz etkileyen faktörlerden bahsetmiştim. Bunlar; eş seçimi ile ilgili temel bilgi ve becerilere sahip olmama, tecrübesizlik, akıl ve duygu arasında dengeyi sağlayamama, dış gözlemcilerin fikrini almama, travmatik ilişki deneyimleri şeklindeydi. Bu yazıda dört diğer faktörü yazacağım.
Başka bir ilişkinin etkisinden kurtulmak için evlenmek yanlışı
Eğer sonu olumsuz biten ve bizi hırpalayan bir ilişkiden çıkmış isek, artık güvenli bir limana ihtiyacımız var diye düşünüyorsak, karşımıza çıkan ve bize uygunluğundan emin olmadığımız bir kişiye hızla evet deme eğilimimiz olabilir.
Birini unutmak için başka birine sarılmak iyi fikir değil. Öncelikle o yaşantının etkilerinden arınıp, sonrasında başka biri ile görüşmeye başlamak daha iyi fikir. Böylece yeni kişiye de haksızlık yapmamış, onu kendi haliyle değerlendirmiş oluruz. Aksi taktirde o kişiye, bir önceki ilişkiden kaynaklanan duygu ve düşünceleri aktarmış oluruz.
Her bir eş arayışı görüşme süreci kendi dinamikleri ve psikolojileri içinde seyretmelidir. Karar, o ilişkinin dinamikleri içinden çıkmalıdır.
“Evden kaçma isteği” muhakemeyi bozar
Bazı kişiler anne-babalarının evini rahat bulmazlar ve o evden kaçıp uzaklaşmak duygusu yaşarlar. Evlenerek o evden uzaklaşmayı bir yol olarak görürler. Eğer şansları yaver giderse bu taktik işe de yarayabilir. Yalnız, evden kaçıp kurtulmak isteği, muhakememizi bozup, karşımızdaki kişi ile uygun olup olmadığımız değerlendirmesini sağlıksız hale getirebilir. Bu durumda yağmurdan kaçarken, doluya tutulma hali yaşayabiliriz.
Evden bir an önce uzaklaşma ihtiyacı yaşıyor isek, bu duygunun farkına varmak önemli. Bu durumda şu soruyu kendimize sormakta fayda var: “Karşımdaki kişiye evet dememde, bu kaçma isteğinin ne kadar payı var?”, “Bu kişiye baba evinde rahat olsam evet der miydim?”.
“Evlenince değişir” yanılgısı
Evlilik öncesi ilişki sürecinde açığa çıkan kişilik özellikleri, çiftin iletişim ve etkileşim tarzları, karşılıklı duygular, genellikle evlilikten sonra da devam etme eğilimindedir.
Eş adayında katlanamadığımız özelliklerin evlilikten sonra değişeceğini varsaymak safdillik olur. Aksine evlilik öncesi var olan ilişki kalıplarının evlilik sonrası artarak devam edeceğini varsaymak daha doğru olur.
“Birbirimize uygun olmadığımızı anladım ama geri dönemedim”
Mesleğim gereği evlilik terapileri ile uğraşırken, “birbirimize uygun olmadığımızı anladım ama onca yaşanandan sonra geri dönemedim” cümlesini sıkça duyar oldum.
Özellikle muhafazakar kökenleri olan ve evlilik öncesi ilişki sürecinde biraz sınırları kaybedenler, bir noktadan sonra kendilerini geri dönemez olarak hissedebilirler.
En iyisi evlilik öncesinde geri dönülemez şeyler yapmamaktır. Bir çok akıllı zatın, nikahı evlilik merasimi sırasında veya hemen öncesinde yapma önerisi bu meseleyle ilişkilidir. Doğrusu ben de bu öneriyi şiddetle destekliyorum.
Yine de bu evliliğin yürümeyeceğinden emin olduğumuz bir halimiz var ise, geri dönmenin zor olduğu noktadan da dönmekte fayda olabilir.