Takvimlerin 12 Şubat 2016 gününü gösterdiği saatlerde, yani, dünyada milyonlarca Müslüman’ın Cuma namazı için buluştuğu günde, Küba’nın başkenti Havana’nın havalimanı “tarihi” bir buluşmaya ev sahipliği yapacak.
Tam 1.000 yıl (yazıyla bin yıl) sonra, Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 1.Francis ile Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, Havana’nın 1930’lardan kalma Jose Marti Havalimanı’nda, “Ortadoğu’daki Hıristiyanları elbirliğiyle kurtarmak” için el sıkışacaklar.
Vatikan, bugüne kadar, “ekümenik” olarak değerlendirdiği Fener Rum Ortodoks Patriği Barthelemeos ile sıkça bir araya geliyor ama, dünyanın 250 milyon Ortodoks Hıristiyan’ından 165 milyonunu kontrol eden Rus Ortodoks Kilisesi’ni bin yıldır “yok” sayıyordu.
Papa 1.Francis, Arjantinli ruhani lider olarak Amerika ile Küba arasındaki tarihsel gerginliğin sonlanmasını ve iki ülkenin diplomatik ilişki kurmasını sağladı, buna karşılık Küba lideri Raul Kastro da bu buluşmanın zeminini yarattı.
Patrik Kirill, Küba’yı ziyaret ederken, Papa, Meksika ziyareti yolunda Havana’ya inecek, iki dini lider bir-kaç saat başbaşa görüşüp, ortak bir açıklamaya imza atacaklar.
“Rusya Hıristiyanlığı savunuyor...”
Rusya’nın Vatikan Büyükelçisi Alexander Avdeyev’in açıklamalarından daha düne kadar “ateist” olan Rus devletinin yeni görevinin “Hıristiyanlığı korumak” olduğunu da anlamış oluyoruz. Avdeyev’in “Batı’nın Rusya’ya karşı sürdürdüğü ambargocu siyasete rağmen gerçekleşecek bu buluşma, esasen Rusya’nın Hıristiyanlığın savunulması için sergilediği mücadeleyi taçlandırmaktadır. Bu aynı zamanda Hıristiyan medeniyetine Rusya’nın yaptığı büyük katkıların onaylanmasıdır” sözleri dikkat çekici.
Putin, Rusya’yı Suriye’de savaşa sokarken, ayağına kadar gittiği Patrik Kirill’den, bu savaşa, “Rus ordusu Ortadoğu’da ezilen, katledilen ve büyük tehdit altında kalan Hıristiyanları kurtarmak için Suriye’ye gidiyor” açıklamasıyla destek almıştı. Rus halkı, ordularının Suriye’de İslam’a karşı savaş ve Hıristiyan medeniyetinin korunması amacıyla bulunduğuna inanıyor.
Nitekim Rus Ortodoks Kilisesi kıdemli metropoliti Hilarion, “Ortadoğu başta, dünyanın çeşitli bölgelerinde radikal İslamcıların Hıristiyanlara karşı geliştirdikleri soykırımcı saldırılara karşı Papa ve Patrik’in buluşması ortak mücadele yollarını açacaktır” açıklamasını yaptı bile...
Putin kolay Müslüman öldürüyor...
Rusya, Suriye’de faşist bir diktatör tarafından öldürülmüş 400 bin Müslüman’ın kanında eli olan bir ülkedir. Putin, bölgeye gönderdiği askerleriyle, acımasızca masum sivil Müslümanları öldürmeyi artık kendi sürdürüyor. Bunu, Suriye’de kendine ait bir devlet kurmak için yaparken, dünyaya da “Hıristiyanların koruyucusu” görüntüsü vermeye çalışıyor.
Ama ortada bir gerçek var: Ortadoğu’da yaşanılan savaşlar ve süren Müslüman soykırımı, bu savaşların bir Hıristiyan-Müslüman çatışması olduğunu bu tür senaryolara ihtimal vermeyenleri bile ikna edecek düzeyde netleşiyor.
Suriye’de iş Müslüman öldürmeye gelince bir anda kendini gösteren ABD-Rus ittifakının nerelere dayandığını da artık görüyoruz.
Emperyalist Hıristiyanlık ile mazlum İslam’ın kavgasında, Müslüman coğrafya, ne yazık ki, tekfirci ve mezhepçi siyasetlerin yükselişiyle parçalanıyor.
İslam kendini toparlamalı...
Suudi kaynaklı tekfirci/selefist hareketler ile İran kaynaklı mezhepçi akımın yok edilmesinin İslam’ın geleceği açısından hayati önemde olduğu bir süreç yaşıyoruz. Ya bu iki, İslam’ı içten çökerten akımı etkisiz hale getireceğiz ya da Hıristiyanlar, bunları kullanarak Müslüman coğrafyayı yok edecek!..
Bunu yapabilecek güç ve tarihsel birikime sahip tek ülke, Türkiye’nin üzerine 7 düvelin çullanması bir tesadüf değildir. Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez’e dönük kampanyanın perde arkasında da aramızdaki işbirlikçiler yer almaktadır.
İslam’ın geleceğini, ne İran’ın mollalarına, ne de Suud’un müftülerine bırakamayız. Özellikle İran’ın dini lideri Ali Hamaney, Havana’da yayınlanacak ortak bildiri sonrasında bir Müslüman olarak kendini nasıl hissedecek, merak ediyorum.
PKK: Kürt tarihine ihanet...
Suriye’deki Kürt Dağı’nın çevresinde Kürtler yaşamaz, bu adın verilmesinin nedeni, Haçlılar’a karşı İslam’ın kılıcı olmuş, Kürt komutan Selahaddin-i Eyyübi’den kalan bir kaledir.
Kürt gençlerinin Rus-ABD ittifakının şemsiyesi altında savaşması...DAEŞ’le savaş bahanesiyle Haçlı saldırısının içinde yer alması...
Müslüman Kürt’ün ortak tarihine ne kadar büyük bir ihanet, kaldırılır gibi değil...