Mısır’da darbeye ABD-AB göz yummuştu. Akan kan sonrasında Washington çark etmenin yollarına bakıyor... Kan dökmekten kaçınmadığı anlaşılan Sisi rejimini Batı uzun süre destekleyemez.
Obama yönetiminin darbe rejimiyle sıkıntısı, dört adet F-16 uçağının teslimini ertelemesiyle ortaya çıktı. Yıllık yardım 1.5 milyar dolar. Askeri pay olan 1.2 milyarın 600 milyon doları, darbeden önce zaten Mısır’a verilmişti, 585 milyon bekliyor. Uçakların yardım paketiyle ilgisi yok... ABD -darbe- demiyor, nakit yardımı kesmiyor, ama uçakları vermeyip sınırlı uyarı yapıyor. Bu uyarı, Mısır’da gerçek patronun kim olduğunu da gösteriyor. Uyarı, General el Sisi nezinde, orduya... Peki Sisi bu uyarıyı aldı mı, alacak mı? Hayır almayacak.
Uçakların Sisi’ye şu an askeri-stratejik faydası yok. Dört F-16 olmadan da ordu Mısır’da istediğini öldürebilir. Hatta bu karar Sisi’yi kızdırdıysa, ABD’ye rest de çeker. Sisi ABD’ye karşı -ya ben ya da radikalizm, keyfiniz bilir- kartını muhtemelen çoktan çekti. Önceki gün 1 saatten uzun ABD Savunma Bakanı’yla telefonda konuştular, beyzbol konuşmamışlardır. Mübarek de aynı kartı oynamıştı, dinlemediler, ama Mübarek’in alternatifi ordu idi. Ordu hesapta istikrar demekti. Şimdi istikrar nerede ve Sisi’nin alternatifi kim?
General Sisi ABD’de askeri akademide okumuş olabilir, Amerikan kültürüne süper vakıf olabilir, ama Washington’un kontrolünde bir piyon değil. Hatta piyon olmadığını Mısır içine yansıtmaya ihtiyacı var. Çünkü meşruiyete ihtiyacı var ve bu meret dışarıdan ithal edilemiyor.
General Sisi’nin kafasında Jefferson’un idealleri, Kopenhag kriterleri yok. Mübarek dönemini, hatta öncesini yeniden kurmak için ve iç destekçilere dayanarak yola çıktı. Dış dünyaya ihtiyacı, sadece -gölge edilmemesi- şartıyla var. ABD yardımını Körfez’den söz verilen parayla telafi edebileceğini düşünüyor. Öte yanda o paranın Mısır merkez bankasına yatana dek garantisi yok. Batı kendisinden -hakem- rolü bekliyordu, olmuyor, yapamadı. Batı -Çok adam öldü, dur- dese bile duracak durumda değil, çünkü bir kere kanlı yola girildi...
Sisi’nın dayanak ve meşruiyet arayışında yönü, sıfır numara milliyetçiliktir. Generalin 1952 model Nasır pozundaki gözlüklü endamı ve posterleri yeterince sembolik. Ya Mısır poster imalatçılarının son 60 yılda sanatsal yaratıcılıkta hiç gelişmediklerini düşüneceğiz ya da Sisi’nin meşruiyeti Baasçı sembollerde aradığına işaret sayacağız. Zaten taraftarları sokağa çağırması, mevcut kumpanya hükümeti sıfırla çarptı. Üzerine çok gelinirse -Batı karşıtı- söyleme bile dalabilir.
Yani Sisi ile ABD-AB balayı uzun sürmez... Pentagon nezdindeki sicili ne kadar parlak da olsa, milliyetçilik damarı tutmuş ve memleketi kurtarma tribine girmiş generallerin işleri berbat etme marifetlerini Washington başka ülkelerde de gördü.
Asıl tırmanma, Sisi’nin tiyatro kumpanyası hükümeti yetersiz bulup ve telefonla emir vermekten sıkılıp bizzat sahneye çıkmasıyla başlayabilir. Kaos -daha güçlü idare- ihtiyacı yaratacaktır. O zaman da tek adam, Nasır görünümlü Mübarek ruhlu el Sisi olur. Ayrıca Kahire’de meşruiyet krizine girecek bir askeri rejimin rüyalarına Moskova, ya da Pekin de girebilir. Sonra işin yoksa Mısır genelkurmay personel dosyalarında Sisi’yi devirmek için general ara... Mısır’da iki siyasi güç var: İhvan ve ordu. Birinin ölme, diğerinin de öldürme yeteneği gayet yüksek. Ve bilinir ki süngü ile siyaset olmaz, yalnızca cinayet işlenir... Mısır’da siyaset sahasının ortasında süngü durdukça, kan aktıkça, meşruiyet de olmayacaktır. Süngü, İhvan’ı dışlama, yok sayma senaryosunu oynuyor. O senaryo işlemez, sadece kan akıtır... Trajedi şu soruda: Mısır’da yeterince kan döküldüğüne- kim, ne zaman karar verecek.
twitter.com/selimatalayny