Bugünlerde gündemde olan "ev hapsi" meselesinin tam olarak ne olduğunu anlatmak gerekiyor sanırım. Zira, yine algı ile olgu birbirine karışıyor. Bir tedbir olarak yani tutuklama yerine kişinin "konutunu terk etmemesi" kontrolüne tabi tutulması ile "özel infaz" biçimi olarak cezanın kalan süresinin veya tamamının konutta kalınmak suretiyle çekilmesi, birbirine benzese de farklı şeyler. Son günlerde konuşulan tedbir olarak değil infaz olarak uygulanması durumu. Bunun şartları neler, nasıl bir infaz öngörüyor bunları izah edelim bugün...
KOŞULLU SALIVERME, DENETİMLİ SERBESTLİK
Hiç kimse sonsuza kadar hapiste kalmaz. Mahkemece takdir edilen ceza ile infaz süreleri farklılık gösterir. Teknik olarak "infaz" devam eder ancak bunun cezaevinde yatılan kısmı bitmiş kabul edilir. Yani kişi kurallara uymak kaydıyla salıverilir. Hukukumuza göre bir kimse birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya bir müebbet ve bir de ağırlaştırılmış hapis cezasına mahkûm edilmişse bile kırk yıl hapis yatmışsa koşullu salıvermeden faydalanabilecektir. Bu halde bir kimse cezaevinden çıkar, evine gider ama ondan yükümlülükleri yerine getirmesi beklenir. Bu halde denetimli serbestlik müdürlüğü ilgili hükümlünün risk ve ihtiyaçlarını dikkate alarak onun hakkında belirli bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurma, belirlenen yer veya bölgelere gitmeme, belirlenen programlara katılma yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutabilir ama bu da ev hapsi değildir...
KİMLERİN CEZASI İÇİN GEÇERLİ
Konutta infaz herkes için geçerli olmaz... Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar için uygulama imkânı vardır bu özel rejimin! Öncelikli kişinin "mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukuki sorumlulukları" devam eder. - Kadın, çocuk veya 65 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam bir yıl, - 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam iki yıl, - 75 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl veya daha az süreli hapis cezaları için konutta infaz mümkündür. Daha fazla ceza alanlar için geçerli değildir.
SAĞLIK SORUNU HALİNDE...
Bir kimse toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm edilmişse ve maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği anlaşılıyorsa cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bir de doğum yaptığı tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan kadınların cezasına konutunda devam etmesi mümkündür.
KONUTTA İNFAZ EDİLEMEYECEK SUÇLAR
Yukarıda zikrettiğimiz cezaları alan yaşlı, kadın, çocuklar, hastalar, engelliler şu suçları işlemişlerse ev hapsi uygulamasına tabi tutulamazlar:
(1) Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan ceza alanlar,
(2) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,
(3) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler,
(4) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler...
ÖZGÜR KALMAK DEĞİL...
Ev hapsi ise infazın "cezaevi" yerine "kişinin ikametgahında" icra edilmesidir. Bir hükümlünün cezasının konutunda infaz edilebilmesi, özgür olduğu, istediği zaman istediği yere gidebileceği anlamına gelmez... Konut mazeretsiz olarak yada yangın, sel, doğal afetler, acil durum gibi haklı bir neden olmaksızın terk edildiği takdirde ceza baştan itibaren infaz kurumlarında çektirilir...
DURUM BU!
Türk hukukunda konunun çerçevesi böyle. Konuşulanlara bir de bu açıdan bakmak gerekiyor. Konutta infaz konusunda geniş bir takdir yetkisi yok. Takdir yetkisinin olduğu tek alan nakil talepleri ile ilgili. Bu da -doğal olarak- imkân ve takdirin uyuşmasına bağlı... Konutta infazın kapsamı değişecekse bunun gizli kapaklı olması da mümkün değil, Meclis'in gündemine gelmesi şart.