Aslında soruyu şöyle sormak daha doğru; Yeni dünya denklemi yazılırken AB nereye gidiyor?
Sevgili dostlar, bu soruya yeni tek bir cümle yazmadan cevap vereceğim...
Asağıdaki yazının ana fikrini 2011’den beri ele almış ve son halini 2011’de paylaşmıştım...
Bakalım son olarak 2011’de ne paylaşmışım;
“YENİ Dünya Düzeni” isimli bir kitap çıktı. Arkasında önemli bir not var: ‘...Orwell haklıydı. Gelecekte üç büyük dünya gücü olacak ve bunların arasındaki birlik ve rekabete göre bunların pozisyonu değişirken, barıştan bahsetmek mümkün olmayacak. Parag Khanna da dünyanın ABD, AB ve Çin olmak üzere üç büyük güç üstünde şekillendiğini söylüyor...’
Sevgili dostlar, Orwell ve Khanna haklıydılar ama bir detayı atlamışlardı; Avrupa Birliği yeni dünya düzeninde ana merkez olamayacak, bu şansı ıskalayacak ve bu denklem içinde ‘Doğu-Batı, Türk-İslam veya nasıl adlandırırsanız adlandırın’, bu sentezi üreten Türkiye bu şansı yakalayacak...
Evet, yanlış okumadınız, son 5 yılda yaşanan bütün gelişimin ardında ‘Türkiye’nin bu şansı yakalaması’ ve yeni dünya düzeni içinde ana merkezlerden biri olma yoluna girmesi var.
Bu noktada soralım; Türkiye bu gerçeğin devlet-toplum bütününde gerçekten bilincinde mi?
Ana sorun da burada yatıyor; Türkiye, gerçeği fark edip uzun süredir AB politikasını ‘GERÇEKÇİ’ noktasına çekip, ‘üye olma yolunda kalarak’ AB ile ütopik değil GERÇEKÇİ ilişkiler kuruyor...
Avrupa’dan tamamen kopmamız veya AB BAŞARISIZ OLURSA yeni alternatifler denenmesi gerçeğinin Türk halkı ve kamuoyuyla paylaşılması henüz o kadar kolay değil. İçeride bunun ortaya net olarak konamamasının sebebi de çok açık; birileri sürekli ‘Avrupa’dan koptuk doğuya doğru sürükleniyoruz’ tezini pompalıyor. Bu birilerinin bir kısmı bilinçli olarak Avrupa uzantısı şeklinde bu görevi icra ediyor, bazıları da konudan tamamen habersiz bilinçsiz bir politika güdüyorlar.
Sevgili dostlar, 2001 krizinden bugüne net olarak ‘Avrupa’nın ekonomik olarak BÜTÜN olamadan ve/veya asla birlik olamadan projenin biteceği’ tezimi savunuyorum. Yazılarım arşivlerde duruyor. Bugün bunu görmek ve savunmak zor değil. Şimdi bir adım ileri gitmemiz ve Türkiye’nin çöken Avrupa yerine küresel düzenin içinde yerini alması gerektiğini görmemiz gerekli...
Daha açık yazayım, net olarak şunu iddia ediyorum; yeni dünya düzeni içinde üç ana eksen olacak: 1- Amerika, 2- Türkiye-Avrupa’dan koparak Türkiye’ye eklemlenecekler, Orta Asya-Ortadoğu’dan Türkiye periferisine katılacaklar, 3- Çin-Hindistan-İran...
Burada en önemli soru; Rusya nerede yerini alacak. Türkiye ile ‘Türki devletler ve Ortodoks bir bağ üzerinden yeni bir sentez mi’ yaratmayı deneyecek yoksa Çin tarafında mı bir yer seçecek? Avrupa’nın parçalandığı durumda Türkiye-Yunanistan-Rusya arasında Ortodoks bir açılım denenebilir!
Sonuç: Türkiye, Türkiye, tarihsel gerçekleri-coğrafyası-etnik-sosyal yapısı-manevi değerleri ve yeni dünya düzeni içindeki konumuyla Avrupa’nın alternatifi-rakibidir! Yeni küresel düzen içinde oluşan ‘3 merkezden biri olmaya en güçlü adaylardan’ biridir ve AVRUPA gibi biten bir yapı içinde kendini harcamadan-harcatmadan acilen gerekeni yapmalıdır!
Son söz: Türkiye süratle ‘Avrupa’nın kötü kaderinin’ bir parçası olmadığı mesajını çok net vermelidir! Bir sonraki adım Türkiye’nin AB’nin yerini alacak ana yapı olduğunun toplumsal idrakini sağlamak ve devlet eliyle bu yola girmek ve gereğini yapmak olacaktır. Önümüzdeki günler bin yılların fırsatını bize verecek lütfen ama lütfen kullanalım...”
EVET, BU YAZIYI 2011 yılında AB ekonomik olarak EN GÜÇLÜ olduğu günlerde yazmıştım...
Gelinen noktada soralım; AB’ye ne oldu? BİRLİK ne noktada? AB ekonomisi nereye gidiyor? Rusya nerede yer almayı seçti ve TÜRKİYE NASIL YENİ MERKEZ OLDU! Şimdi soralım; Euro sizce nereye gidiyor?
Önemli not 1: Tam iki hafta önce ABD’de çok ciddi ve objektif bir kuruluş, AB projesinin başta ekonomik-siyasal olmak üzere 2020’leri göremeyeceğini iddia eden bir rapor paylaştı. Bu rapor sonrası Euro’dan kaçış hızlandı...
Önemli not 2: 2008’den itibaren LİDER’in attığı adımlarla sökülüp atılmaya başlanan içerideki YERLEŞİK EKONOMİ PARADİGMASI üzerinden alıştıkları menfaatlerini sürdürmeye çalışanlar, Euro-Dolar dalgalanması üzerinden gürültü koparıp yerleşik çıkarlarını ve temsilcilerini korumaya çalışıyorlar... Bu çaba nafile! Bu ülkenin insanları gerçekleri görüyor ve YENİ PARADİGMA gümbür gümbür geliyor!