Suriye’nin Kuzeyindeki gelişmeler ziyadesiyle tehlikeli.
Belli ki bölgeyi dizayn etmek isteyen malum güç odakları PKK üzerinden Türkiye’nin de içini oymak istiyorlar.
IŞİD’i bir tehdit unsuru olarak sahaya süren güçler, şimdi IŞİD üzerinden PKK’yı bölgesel bir güç olarak meşrulaştırıp hem PKK’ya bir iktidar alanı açıyorlar, hem de PKK’yı Türkiye’ye karşı bir sopa olarak kullanıyorlar.
HDP’nin AK Parti hükümetine karşı bir proje olarak aynı güçler tarafından nasıl kullanıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu gelişmelerin seçim sonrasına denk gelmesi asla tesadüfle izah edilemez.
***
Türkiye’nin Kürtleri bir bütün olarak önce AK Parti’den kopartılmak isteniyor. Akabinde bölge PKK/HDP marifetiyle Türkiye’den ayırtılmak isteniyor. Kobani gibi bir kantonlaşma sürecinin yapı taşları bir bir örülüyor.
AK Parti’nin düne kadar Kürtleri HDP’den daha fazla ve ağırlıklı olarak temsil eden bir parti konumunda olması aynı zamanda bölgeyi de tutan bir faktör olarak önem arz ediyordu.
Şimdi bu temsilin el değiştirmiş olması, sadece AK Parti açısından değil asıl Türkiye açısından çok büyük riskler içeriyor.
Tam da bu süreçte malum güçlerin PKK hattını genişletip tahkim eden bir siyaset izlemeleri elbette manidardır.
***
Demek istediğim şey şu:
PKK’ya Suriye’de iktidar alanı açanlar, Türkiye’nin Kürtlerini de bu sürece dahil etmek istiyorlar.
Türkiye’yi bir anlamda Suriye’ye dönüştürerek daha kolay ve rahat yönetilebilir bir ülke konumuna düşürmek istiyorlar.
O yüzden Türkiye’nin birliğine kasteden etnisist ve mezhepçi politikalar izliyorlar.
PKK ile Kürtleri aynileştiren bir sosyolojik ortamı oluşturmak istiyorlar.
Türkiye Kürtlerinin bir bütün olarak PKK’yı “Kürt kazanımının kahramanı” gibi görmelerini sağlamak için ciddi bir algı operasyonu yapıyorlar.
Rafine bir etnikçi mühendislik projesi hayata geçirilmek isteniyor.
Ne yazık ki bizler bu senaryonun henüz farkında değiliz.
***
“Kürt koridoru” türünden başlıklar atanlar PKK’yı Kürtlerle aynileştirdiklerinin farkındalar mı acaba?
“Kürtler, Arapları veya Türkmenleri sürüyorlar” biçiminde sözler sarf edenler, sorunu “Kürt, Arap ve Türkmen çatışması” eksenine oturtanlar ve daha ileri giderek “Kürt devleti kurulmak isteniyor, aman dikkat!” türünden laflar edenler son kertede etnisist bir dilin tuzağına düşerek ülkemize ne tür bir kötülük ettiklerinin farkına tez elden varsınlar dilerim.
Son seçimde hangi etnikçi duyarlılıklar temelinde HDP’nin Kürtlerden nasıl oy devşirdiğini, hem de dindar Kürtlerden bile oy temin edebildiğini hesaba katmadan Suriye’nin Kuzeyindeki gelişmeleri etnisist bir nefret dili üzerinden takdim edenlerin nasıl bir tehlikeli kopuşa sebebiyet verebileceklerini önemle düşünmeleri gerekiyor.
***
Suriye’nin Kuzeyinde PKK’nın Kürt kazanımı için kahramanca savaşan bir güç konumuna oturtulması, Türkiye/AK Parti açısından asıl büyük riskler içeriyor.
Son tahlilde PKK’yı“Kürt devleti” kurmak isteyen, AK Parti hükümetini de onu engellemeye çalışan bir güç biçiminde konumlandırmak isteyenler iki şeyi birden gerçekleştirmek istiyorlar: Birincisi, AK Parti’ye oy veren Kürtleri bütünüyle AK Parti’den kopartmak. İkincisi, Kürtleri topyekûn milliyetçi saiklerle PKK’nın safını itmek. Bunun beraberinde getireceği sonuç, bölgesel bir kopuş için gerekli olan iç çatışma ortamının sağlanması…
***
“PKK eşittir Kürt” denklemi üzerinden analizler yapmaktan artık vazgeçilmelidir.
En önemlisi de Türkiye Kürtlerini topyekûn PKK safına itecek etnisist bir dilden özellikle kaçınılmalıdır.
“Kürt koridoru” veya “Kürt devleti” gibi söylemler, sonuçta PKK’nın sosyolojik zeminini genişleten ve tahkim eden bir amaca hizmet ediyor.
PKK gerçekte Kürtlüğü bir mobilizasyon aracı olarak kullanan ama son tahlilde Kürtlük amacı taşımayan Türk sosyalist geleneğinin/mirasının devamcısı bir örgüttür. PKK’nın üst düzey yöneticilerinin önemli bir kısmı Türk Sosyalist asıllıdır. PKK analizi yaparken “Kürt” vurgusunu öne çıkarmak çok tehlikelidir. IŞİD terörü üzerinden “Müslüman” vurgusunu veya DHKP-C terörü üzerinden “Türk” vurgusunu öne çıkarmak nasıl ki yanlış ve tehlikeli ise PKK terörü/istilası karşısında “Kürt” vurgusunu öne çıkarmak da bir o kadar yanlış ve tehlikelidir.
Unutulmamalıdır ki PKK yerleştiği alanlarda öncelikle kendinden farklı Kürtleri tehcire tabi tutmuş ve onlar üzerinde acımasız bir baskı rejimi kurmuştur.
PKK’nın asıl mücadelesi Kürtlük mücadelesi değildir, ideolojik iktidar mücadelesidir.
PKK’yı tanıyan herkes bilir ki PKK kendisinin iktidarda olmayacağı bir Kürdistan’ı asla istemez.
Barzani’nin başkanlığındaki bir Kürdistan’dan bu yüzden hiç hazzetmez.
Suriye’nin Kuzeyinde kurulmak istenen devlet o yüzden “Kürt devleti” değil, “PKK devleti”dir.
PKK son kertede Kürtlere zarar verecek bir senaryoda malum güçlerin kara ordusu rolünü oynamaktadır.
PKK sözde “Anti-Amerikancı” ve “Anti-Emperyalist”! Sömürgeci karşıtı!
İçerde Kürt düşmanı Baas rejimiyle ve dışarıda da malum güçlerle ittifak halinde olan PKK gerçekliğinin “Kürtlük” üzerinden bir analizin öznesi haline getirilmesi, PKK’nın tam da istediği bir şey olsa gerek.
Aman dikkat diyorum…
Etnisist dilin tuzağına düşmeyelim…