Hem Türklerin hem de Kürtlerin bir kısmı, grup kimliklerininin birincil unsurunu etnisite, yani Türklük ve Kürtlük üzerine kurmuş durumda. İnsanların kendi etnik kimliklerini ifade etmeye elbette hakları var. Üstelik etnik grubu ile birlikte olmanın sosyal hayatta fonksiyonu da olabilir. Kişiler arası dayanışmayı arttırabilir. Sorun etnik kimliğe sıkışmak. Türklüğe sıkışmak. Kürtlüğe sıkışmak. Bir kişi veya topluluk, sosyal kimliklerini nerdeyse tek başına etniklik üzerine kurmuşsa etnikliğe sıkışmıştır. Etnik kimliğe sıkışmak altı farklı soruna sebep olur.
Dışlayıcı ve ayrımcı olma riskinin artması
Etnik kimlik, sosyal kimlikler içinde en dar ve en yüksek dışlama potansiyeline sahip olanıdır. Özellikle etnik kimlik, kültür üzerinden değil, soy ve kan üzerinden tanımlanırsa, kolaylıkla ırkçılığa dönebilir.
Çatışmaya sebep olma
Kimlikler vurgulu şekilde etnisite üzerinden tanımlanırsa, gruplar arası çatışma olasılığı artmaktadır. Nitekim şu anda dünya ölçeğinde yaşananan ölümcül kimlik çatışmalarının büyük kısmı yarışma halindeki etnik kimlikler üzerinden yaşanmaktadır.
Evrensel / yerel dengesinin bozulması
Biz etnik topluluğun bir parçası olmakla birlikte, insan ırkının üyesiyiz. Etnik kimlik üzerine aşırı vurgu, bizi ve topluluğumuzu diğer insanlarla muhtemel ortak aidiyetlerimize vurguyu azaltıcı bir etkisi vardır.
Paralel toplumlar oluşması
Özellikle dışlayıcı, tekil ve katı kurulmuş etnik topluluklar birbirine değmeden ayrı ayrı yaşama eğilimindedirler. “biz” ve “onlar” sert tanımlanınca “öteki” ile sosyal kontakt azalır. Bu hal her zaman kişileri ve topluluğu fakirleştirir. Örneğin Kuzey İrlanda da barış yapılmasına ragmen, Katolik bir çocukla, Protestan bir çocuğun aynı okulda okuma olasılığı % 5 düzeyinde. Birbirlerine değmeden, ayrık olarak yaşıyorlar.
Vatandaşlık vurgusunun azalması
Ulusal sınırlar içinde yaşayan farklı etnik toplulukları bir arada tutmanın en etkili yollarından biri vatandaşlıktır. Sert ve iddalı etnisite vurgusu hakimiyet ve iktidar için diğer gruplarla mücadeleyi tetikler. Vatandaşlık vurgusu azalır, veya grupları tatmin etmez hale gelir.
Varoluşun anlamını atlama
Özellikle kişi bağlamında, Türk olmak, Kürt olmak “Hayatın anlamı nedir?” şeklindeki varoluşsal anlam arayışını doyurmaz. Halbuki insanlığın tarihsel olarak en büyük sorusu, “Hayatın anlamı nedir?” “İnsan niçin yaşar?” sorularıdır. Hayy Bin Yakzan bir adada ceylan tarafından büyütüldüğünde hayatın anlamını arar. Hz İbrahim aya ve güneşe bakarak yaratıcıyı arar. Tolstoy “Hayatın anlamı nedir?”sorusu için yollara düşer. Yeryüzünde var oluşumun nedeni Türk veya Kürt olmak demek komik ve saçmadır. Hayatım Türk veya Kürt varlığına armağan olsun demek yüzeyselliktir. Var oluşun anlamını anlamamak demektir.
Türkler ve Kürtler ortak aidiyet duyabilir mi?
Bu ülkede Türkler ve Kürtler nasıl bir “Türklük” ve “Kürtlük” geliştirirlerse birbirimizi öldürmeden, ayrılmadan, beraber yaşayabiliriz? Diyarbakır’daki bir Kürt genci, İstanbul’daki Türk genci, hem kendi gruplarına aidiyet duyarlarken, birbirlerine de aidiyet duyabilirler mi?
Cin şişeden çıktı, iş işten geçti mi? Yoksa halen umut var mı? Galiba halen umut var. Çünkü sosyal kimliklerin inşası bitmez. Dinamik bir şekilde sürekli devam eder. İnsanların ciltlerinin rengi tarihsel olarak beyaz veya siyahtı. Ama beyaz ve siyah olmanın anlamı inşa edilir. Tarihin farklı dönemlerinde ve coğrafyalarında beyaz veya siyah olmanın anlamı farklıdır. Bu coğrafyada Türkler ve Kürtler 1000 yıldır birlikteler. Son yüzyıla kadar Türklük ve Kürtlüğün anlamı ve fonksiyonu bugünkü gibi değildi. Gelecekte de aynı olmak zorunda değil. Her yeni dönemde Türklük ve Kürtlüğün anlamı yeniden inşa edilir. Bu sebeple işimiz zor olsa da, süreç bitmiş değil, devam ediyor.