Kurban, belli şartlara uygun insanların, belli şartlarda hayvan kesmesi, bayram da kasapların, celeplerin bayram ettiği günler mi demektir…
Tabi ki değil. Kurban yakınlaşmak demektir, Allaha yaklaşmak demektir..!
Kurban vesilesi ile,kocamış ve çocuk sahibi olamamışHz. İbrahim’ive ona bir çocuk veremeyen Sara’yı hatırlıyoruz… Çocuk yapabilmesi için kocasını Hacer isimli bir saray kölesi ile evlendirmesini ve sonrasında anne olan Hacer’i kıskanmasını hatırlıyoruz..!
Hacer, iman abidesi köle Hacer, sadece Allah emretti diye kocasına tabi olan ve bir ot dahi bitmeyen ıssız çölde işaret edilen yere kucağındaki bebeği İsmail’i ile hakka teslim, hicret eden hizmetçi Hacer…!
Şeytanın bin türlü kışkırtması, vesvesesi karşısında çöl ortasında susuz ve sahipsiz, onurlu duruşundan asla taviz vermeden sadece Rabbinden medet uman saray hizmetçisi Hacer..!
Ve imtihanı imanı ile kazanan köle Hacer’e Rabbin büyük mükâfatı, Beytullah’da, Allah’ın evinde misafir olma şerefi, onuru ve ayrıcalığı. Hem de 4000 bin yıldır ve belki de 4000 binlerce yıl dahaAllahın evinde misafir..!
Sadece zenginlere farz olan hac ibadetinin kabulü bile Kâbe ile beraber içinde yatan hizmetçi Hacer’i tavaf etmekte yatıyor…
Bütün alışılmış köleci düzenleri alt üst eden ilahi anlayış taşları yerli yerine oturtuyor... Ve diyor ki, Allah indinde ne paranız,ne pulunuz, ne mevkiiniz, ne güzelliğinizin, ne de gücünüzün bir üstünlüğü var… Sadece Allaha yakınlığın, yani AllahaKurban olmanın belirlediği bir statüden bahsedile bilinir..!
Milyarlarca zengin Müslüman erkek ve kadının,hizmetçi Hacer’in İsmail’ine su bulabilmek için koşuşturduğu gibi safa ile merve arasında ter atarak say etmeden Hacı olamadıklarında yatan derin ve büyük mana..!
Kurbanlığın anası kara kuru hizmetçi Hacer’in samimiyetini, teslimiyetini anlamadan Hac turistlik bir kültür gezisinden ibaret kalır…
Atamız İbrahim’in verdiği sözü yerine getirmedeki samimiyeti idrak etmeden yapılan Hac ve kesilen Kurban’dan bir şey almış olamayız..!
Yolundan döndürebilmek için kırk takla atan şeytanı taşlayan İbrahim’i ve davasını anlamak sadece yolun üzerine heykel gibi dikilmiştaşları taşlamakla olmaz…!
Kendi nefsimizde, yaşadığımız mekan ve şartlarda bütün şeytani düzen ve anlayışlaraİbrahim gibi dur diyemezsek Kurban’dan ve Hac’dan elimizde ne kalır..!
Ahlaksızlığın, hırsızlığın, vicdansızlığın, caniliğin çeşitli argümanlarla meşrulaşıp nesilleri yuttuğu bir dünyada uyuşturucu fuhuş batağında çırpınan çocukların feryatlarını duymadan, İsmail’i için Say’da koşuşturan Hacer’i ve mesajı anlamış olamayız..!
Gerçek güç sahibi Allah’ın (cc) Kâbe’sini tavaf ederken, şayet Zemzem Tower’ın yüksekliği ve ihtişamı üzerinden ve yapılan inşaat çalışmalarının teknolojileri üzerinden maddi gücesaygımız artıyorsa avara kasnak gibi dönüp durmuş, yorulmuşuz demektir.
Maddi varlıkların ve güçlerin hepsicücedir, fanidir, baki olan ve saygı duyulacak tek varlık sadece alemlerin Rabbi’dir diyerek yapılanTavaflar, Şeytan taşlamalar, Say’lar, Vakfe’ler ve kesilen kurbanlaryakınlaşmaya vesile olacak, manevi lezzet verecek, mana taşıyacak, irtifa kazandıracaktır..!
Hz. İbrahim’i, Sare’yi, Hacer’i İsmail’i, onların imtihanını, sabrını, imanını, teslimiyetini ve samimiyetini, fedakarlığını anlamadan ve çıkartılması gereken dersleri çıkarıp hayatımıza tatbik etmeden, ne Hac,ne de Kurban anlaşılmış olur..!Turistik bir ziyaret ve et bayramından öte geçemez..!
Kurban her vesile ile Allah’a yakın olmaya çalışmaktır, ve mükafatı mutlaktır.. !
Şüphesiz, idrakine müdrik olanlar arttıkça, bütün problemler teker teker çözülmeye, sulh hayata hakim olacak ve Bayramlar da Bayram olacak..!