Türkiye, bildiğimiz Türkiye değil artık. 26 45, 36 42 rakamları onu sadece jeopolitik olarak ifade ediyor. Kilometrekare hesabını ise Boğaziçili hocalara bırakalım derim. Kendi kendine yeten bu ülkeye Balkanlar’dan ve Sibirya üzerinden gelen ya da Ortadoğu ve Akdeniz civarında dolanan, alçak ya da yüksek basınç mahsülü sıcak ya da soğuk havalar gelirdi. Sıcak yenen savaştan sonra, intikamların soğuk soğuk alındığı zamanları da geçtik. Cemil Meriç’in ifadesiyle kıtaları atlas bir kumaş gibi keserken, bir cihan vardı karşımızda bir biz, şimdi çok kutuplu, çok tonlu ve değişken bir dünya. Globalizm ya da adına ne derseniz deyin... Stratejik Derinlik üzerine hareket eden bir ülkemiz var artık, gurur verici... Peki, Citizenship’in artık Netizenship’e evrildiği günümüzde ‘E-Stratejik Derinlik?’ Bunun eksikliğini hissetmemek mümkün mü?
Teknolojik gelişmeler, toplumları ve bireyleri radikal bir şekilde dönüştürüyor. İnternet, bugünün küresel ekonomi ve küresel siyaset düzeninde çok önemli bilgi edinme/değiş tokuş aracı olarak büyümekte. Ama baktığımız zaman, özellikle kritik konularda, eşiklerde algımız beşik gibi sallanmakta. Dünyayı ‘Silikon Vadisi’ndeki zambaklar olan Google, Facebook, Twitter’la algılarımız yönetilmeye çalışılıyor. Bunlar adeta bilgi bekçisi, durduğunuz yere göre cehennemin ya da cennetin bekçileri... Geleneksel medyaya baktığınızda mazbatasını kendi eliyle bu yeni yetme medyaya teslim etmiş durumda. Yeni medya düzeni küresel çatışma ve kararlar içerisinde toplumların zihnini şekillendirirken, Türkiye’nin, yeni küresel sosyo-ekonomik çağda dengelenmiş çıkarlarının etkili biçimde mücadele edebilmesi için ‘E-Stratejisi’ni baştan sona planlaması çok kritik önem taşımaktadır. Bu global şehrin anahtarı olan kelimelere dikkat etmek lazım, anahtar kelime sorgularının yüzde 90’ı bu iki şirket tarafından karşılanıyor ve bu da kabul edilmiş bir kalitenin sözün konusu olduğunu gösterir. Ancak, E-Strateji’yi e-devlet olarak görmek yanlışlığından kurtarmak gerek, yoksa varsayımın bu cenderesinde gerçeklik bir rüya olarak kalabilir.
Yeni düzende E-Strateji, organizasyonunun stratejik/taktiksel hedeflerini karşılayan performans ile ilgilidir. GeziPark vb olaylar da gösteriyor ki, içeride ve dışarıda bir takım zorluklarımız devam ediyor. AB üyeliği/stratejileri, sınır komşulukları, demokrasi, etnik kimlik, Ermeni meselesi, İslamofobi, şimdi Türkofobi, nihayetinde oluşturulmak istenen fobiler...
Bütün bu kemikleri sıyırmak ise E-Strateji’nizin olması ile ilgili. Son zamanlarda rakamlar almış başını gidiyor, hedefler reelde artan bir ivmeye sahip. Bunların hepsi doğrudan yabancı yatırım için sürdürülebilir ve büyüyen erişim sağlayan, gezginlerin/turistlerin hedef ülkesi selametli bir sahil olmak, yüksek teknolojiler için girişim merkezi olmak, ileri teknoloji yatırımları için girişim bahçesi olmak, bölgenin zorlayıcı/yönetici sosyo-ekonomik gücü olmak, buna bağlı olarak kurucu irade olmakla ilgili. Tarihsel arka plan olarak kurucu/yönetici iradeye sahip olan Selçuklu’dan ve Osmanlı’dan bahsediyorsak, bu bağlamda bölgesinde lokomotif, vagonların birbirinden ayrılmadığı, sağlam bir kuşatıcı ‘commonwealth’ ekosistemi oluşturmaktan söz ediyorsak derinlikli bir E-Strateji’ye sahip olmak gerekiyor.
Ekonomide, ticarette, politikada, sağlıkta, aklınıza her ne geliyorsa arama motoru birincil kaynak ise örneğin ‘pamuk, Orta Doğu pamuk vb’ kelimesini yazan bir yabancı arayıcı bu arama bekçilerinde ülkemizi ve şirketlerimizi ilk sayfada göstermiyorsa, bir araştırmaya göre, Türkçe içeriklerin yüzde 80’ini atsan toplam içerikte eksilme olmuyorsa, ‘Show is over’. Başka kelimelerde de deneyin valla. Kainat boşluk kabul etmez, senin boşluğunu kapatan biri mutlaka bulur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Devlet/hükümet ve tüm bakanlıklar, çalıştaylardan çok aksiyona önem vermeliler. Bloglar, sosyal medya, arama motorları ve bunları yöneten API uygulamalarla dışişleri, ekonomi, sanayi ve ticaret, kültür ve turizm gibi hükümet bileşenleri, kısaca Türkiye’nin, online stratejiler kullanarak kendi nötr, yetkin ve dengeli çıkarlarından küresel kamu için efektif bir kampanya oluşturması gerekmekte. Türkiye’nin avantaj noktalarını online kanallar yoluyla güçlendirmeli ve Türkiye’nin temel büyüme hedefi uygulanmalıdır. Blogların, bu alemde varlıkların, oyunlaştırılmış stratejilerin olmalı, Türkiye’nin mevcut bilgisini tam kapasite kullanmalıyız. Oyun, talep, yönetim ve elde tutma şeklidir. Oyun kurucu Türkiye budur. Baştan sona bir E-Strateji’sini kurarken stratejistlerin, politika oluşturanların ve tüm ilgili bölümlerin işbirliği içerisinde olması önemlidir. Daha devam edeceğim bu konuya, ancak böylesi bir E-Strateji argümanıyla, ağ stratejisiyle Ermeni meselesinden pamuğa, seçim kampanyalarından minare gölgesine kadar herşey halledilir. Dünyaya mesajları böyle deverelim. Yer bitti, konuya devam haftaya...
Bazı şeylere karşıyım
‘Duran Adam’ esprisine karşıyım. Zekanın orantısızlığı, fazlalığını değil, başka zekaların hamalı olunduğunu gösterir.
‘Mahalle baskısı’ lafına da karşıyım. Etiler, Nişantaşı gibi yerlerin mahalle ile ne ilgisi olabilir ki...