‘Oldu mu Şimdi’ filminin genç oyuncusu Esra Sönmezer amacının çok başarılı bir komedyen olmak ve içinde dövüş sahneleri olan filmlerde yer almak olduğunu söyledi...
Türk sinemasının içinde farklılıklar barındırması, tür filmlerinde hep aynı yapımlarla karşılaşılmaması en önemli dileklerimden. Bu hafta vizyona giren ‘Oldu Mu Şimdi’ filminin genç oyuncusu Esra Sönmezer hedefledikleriyle bizim bu farklılık beklentimizi hayata geçirebilecek genç bir oyuncu olarak duruyor. Gençliğinde ilgilendiği dövüş sporları yüzünden oynadığı filmlerde aksiyon sahneleri olmasını isteyen Sönmezer, amacının sinemada komik kadın olarak anılması olduğunu söylüyor.
Senaryo geldiğinde sizi en çok etkileyen ne oldu?
Filmin senaryosu ilk geldiğinde kadın mafya liderini canlandıracağımı okudum ve çok heyecanlandım. Çünkü oynamak istediğim bir roldü. Komedi rollerinde çok iddalıyımdır bir de vurdulu kırdılı sert rollerde kendimi bulyorum. Bu yüzden çok sevindim.
Nasıl bir karakter?
Azeri kökenli ve acımasız dişi bir mafya lideri.
Nasıl hazırlandınız?
Bazı roller hazırlanma süreci gerektirir. Fakat ben geçmişte profosyonel dövüşçü olduğum için bu tip bir rolde asla zorlanmadım. Hatta “Keşke dövüş ve bol aksiyonlu sahneler de olsaydı” dedim. Mesela polisiye olsun aksiyon filmleri olsun veya fantastik içerikli filmlerdeki bayan dövüşçüyü canlandıracak yeterli donanıma sahibim. Her ne kadar Türkiye de dünyadaki gibi bu tarz roller ve projeler yaygın olmasa da.
Yavuz Seçkin, Orhan Aydın, Serkan Şengül ile rol aldınız. Bu kadar erkek karakterle rol almak zor mu?
Yavuz ve Orhan ile daha önce ‘Oğlum Bak Git’ projesinde Serkan ile de ‘Çılgın Dershane Ada 4’ projesinde rol aldığım için hiç yabancılık çekmedim. Bütün kastın erkek olması benim için zorluk teşkil etmez çünkü bir oyuncu yaptığı rolü ve görevi ile meshuldür. En önemlisi de oyuncu her ortama zorlanmadan ayak uydurmalıdır. Çünkü işini seven her insan için bu kural böyledir.
Kadın mafya patronunu canlandırıyorsunuz. Peki gerçek Esra da filmdeki gibi sert mi?
Gerçek hayatta çok eğlenceli ve komiğimdir. Hazırlayıp sunduğum Tv programlarımda da hep konuklarımı güldüren ve eğlendiren biri oldum. Çünkü kamera karşısında tribünlere oynamam, neysem oyumdur. Sadece oyunculukta her kılığa ve role bürünecek kapasitem fazlasıyla vardır. Hayatta bir tek açken çok sinirli olurum. Bu yuzden arabamda olsun setlerde olsun hep çantamda atıştırmalıklarım vardır. Yiyeceklerle yaşıyorum diyebilirim.
Sinema dilini oluşturmada dizilerde rol almak bir dezavantaj mı?
Kariyerime ilk TRT’de TV programı yaparak sonra ise özel bir kanalda ‘Düriye’nin Güğümleri’ dizisinde komik Avukat Muzo karakteriyle başladım... Diziler bana göre dezavantaj teşkil etmez çünkü kariyerime ilk başladığım günlerden beri çeşitli tiyatro oyunlarında oynayan ve hep tiyatro ile kendimi geliştirmeye çalışan biri oldum. Beni bu işlerle ilk tanıştıran kişi Müjdat Gezen’dir. Okulunda eğitim aldım. Ama tabii ki de eğitimin dışında bir oyuncuda yetenek de olmalı. Yetenek olmazsa isterse 20 sene eğitim alsın hiçbir şey olamaz. Doğal hayatımda da çok komik ve eğlenceli biri olduğum için sit-com tarzındaki projelerde hiç zorlanmam aksine inanılmaz keyif duyuyorum adeta yaşama sevinci veriyor bana.
Tecrübelerinizi pekiştirmek için neler yapıyorsunuz?
Türkiye de güzel kadından komedyen olmaz veya güzel kadın komedide iyi oynayamaz algısı var. Bazı örümcek kafalı yapımcıların sabit fikirlerini yıkmak için çok mücadele veriyorum... Emre Altuğ ile oynadığımız ‘Otel Divane’ projesi kendimi bu alanda ispatlayacağım harika bir projeydi fakat bir takım talihsizlikler oldu. Dizimizi yazın bayram tatilinin başladığı ilk hafta yayınladılar, doğru düzgün reklam da yapılmadı, bu sebepten dolayı çok etkilendik ve üç dört bölüm sonra proje kalktı. Devam etseydi eğer o rolümle ödül bile alırdım... Birazda şans bu işler işte. Umarım arzu ettiğim sit-com projesi bu sezon gelir. En büyük hayalim ileride Türkiye’nin en komik kadın oyuncusu olmak...
Sekizinci sinema filminizi çektiniz. Çok kısa sürede çok fazla filmde rol aldınız...
Kariyer planlaması değil aslında teklif gelen projeleri değerlendirdim. Tabii ki kabul etmediğim sinema filmleri de oldu.
“Polisiye, aksiyon veya fantastik içerikli filmlerdeki kadın dövüşçüyü canlandıracak donanıma sahibim.”
KADININ KENDİSİ SANATTIR
Türk sinemasında komedinin büyük önemi vardır. Özellikle Yeşilçam döneminin komedileri unutulmaz. Sizin Yeşilçam’a yaklaşımınız nedir? Oyunculuğundan etkilendiğiniz Yeşilçam ünlüsü var mıdır?
Adile Naşit ve Kemal Sunal hayranıyımdır. Yeşilçamın Türk Sinemacılık tarihine katkıları yadsınamaz..
2000 sonrası sinemamızda kadınların toplumdaki yeriyle ilgili film yapma adına geriye bir adım atıldığını düşünüyor musunuz?
2000 li yıllarda yapılan Kurtuluş Savaşı filmlerinde Türk Kadınının kahramanlığı ne kadar gözler önüne serilse de Türk kadınının hak ettiği değer malesef sinemamızda kendisine pek verilmemiş. ABD sinemasında kadınların ne kadar güçlü olduğu yıllardır gözümüze sokuluyor. Sanatta kadın güçlü olursa eğer sanat da o kadar ilerler. Çünkü kadının kendisi sanattır.
YENİ KURAL KURALSIZ OLMAK
Kadın oyuncularımızın önünde Türkan Şoray kanunları gibi bir örnek de var. Bu kuralları doğru buluyor musunuz?
Günümüz sinemasında hayatın tam kendisi anlatılıyor... 2000’li yıllarda artık Türkan Şoray kanunları oyuncular açısından rafa kalktığını düşünüyorum. Süregelen Hayatın içinde her şey varsa Türkan Şoray kuralları da malesef onun döneminde kalmıştır. Oyunculukta kuralsız olmak kural oldu...
ASLINDA SİYASETÇİ OLACAKTIM...
Oyuncu olmayı ne zaman istediniz? Küçüklüğünüzde böyle bir özleminiz var mıydı?
Küçüklüğümde siyasetçi olmayı hayal ederdim... Annem rahmetli olunca bende dengeler şaştı. Annemin zamanında en büyük hayali olan ve babam yüzünden gerçekleştiremediği güzellik yarışmasına sırf rahmetli annem istedi diye katıldım Türkiye güzeli oldum sonra Dünya 4’üncüsü oldum. O dönemler annemin ölümü yeni olduğu ve bende özel kalmasını istediğim bazı nedenlerden dolayı dünya 4’üncülük tacımı kabul etmedim. Sonra yedi yıl ortadan yok oldum. İnanılmaz bir tesadüfle Müjdat Gezen çıktı karşıma. Kendimi okulunda buldum. Bu meslegi okulda eğitim sürecinde sevdim ve karar verdim. Yoksa hedeflerim bambaşkaydı...