Eşler arasındaki ilişkiyi değerlendirirken beş ayrı kategori kullanıyorum.
İlk kategoride, kadın ve erkeğin bireysel özelliklerini değerlendirmeye çalışıyorum. İkincisi, çiftin birbirlerine ve evliliklerine bakışlarını anlamaya çalışıyorum. Üçüncü olarak, eş olmak ve ortak yaşamaktan kaynaklanan fonksiyonları nasıl gerçekleştirdiklerine bakıyorum. Dördüncü olarak da, aralarındaki iletişim tarzını, özellikle de tekrarlayıcı örüntüleri gözlemliyorum. Son olarak da ilişkilerini etkileyen özel ve etki gücü yüksek bir olay veya durum olup olmadığına bakıyorum.
Sonrasında da bu beş kategoriyi bir araya getirerek, çift arasında olup bitenleri özetleyecek dinamik bir hipotez oluşturuyorum.
Eşlerin bireysel özellikleri nasıl?
Evlilikle iki ayrı insan bir araya gelmiş oluyor. Her bir eş cinsiyet farklılığı dışında beş açıdan birbirinden farklı veya benzer. Bunlar; fiziksel özellikler, kişilik özellikleri, zeka, sosyal kimlik ve evlilik felsefeleri. Daha önceki eş seçimi yazılarımda bu beş unsuru ayrıntılı yazmıştım.
Kadın ve erkeğin bireysel özellikleri, eş ilişkisini etkileyen dinamiklerin bir kısmını oluşturuyor. Özellikle bireysel özelliklerdeki belirgin farklılıklar ilişkiye etkili dinamikler getiriyor. Çiftler bu farklılığı yönetmeyi becerirlerse bu farklılık sorun olmaktan çıkabiliyor. Eğer belirgin farklılığı yönetemezlerse ilişkileri olumsuz etkileniyor.
Örneğin oldukça sessiz, az konuşan, duygu ifadesi az olan biri ile tam tersi fazlaca dışa dönük, duygu ifadesi yüksek ve çok konuşkan birinin evliliklerine bakalım. Eğer kişiler kişiliklerindeki bu farklılığın etkilerini tanıyıp, kabul edip, yönetmezlerse ilişkileri olumsuz etkilenebilir.
Eşlerin birbirlerine ve evliliklerine bakış açıları nasıl?
Eşlerin birbirlerine bakış açıları üç boyutta anlaşılabilir: Birbirlerine karşı duyguları ve düşünceleri, birbirlerini beğeni düzeyleri ve evliliğe bağlılık düzeyleri.
Duygu ve düşünceler; birbirine aşık olma ve sevgiden birbirine karşı nefret ve tiksintiye kadar bir spektrum arasında değişebilir.
Birbirlerine beğeni düzeyi; oldukça beğenme halinden hiç beğenmemeye kadar değişebilir.
Evliliğe bağlılık düzeyleri ise; evliliği mutlaka devam ettirme isteğinden, boşanmaya karar vermiş olmaya kadar farklılık gösterebilir.
Eşlerin birbirlerine karşı bakış açılarının gelişim sürecini de anlamak önemlidir. Birbirlerine bakış açısının ilk bir araya geldiklerinde, evlilik süreçlerinde ve son dönemde nasıl olduğunu anlamak gerekir.
Eşler ortak yaşamın gereklerini nasıl yürütüyorlar?
Eş olmak ve ortak hayat yaşamak ilişkiye özel fonksiyon, sorumluluk ve ihtiyaçları getiriyor. Eşler hemen hemen tüm kültürlerde şu altı alanı yürütmek zorundalar: Aileler, çocuklar, ev işleri, cinsellik, para, boş zaman.
Bazı çiftler bu altı alanı keyifli ve birbirlerini memnun edecek şekilde yaşamayı başarırken, bazı çiftler ise bu alanlardaki sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorlar.
Eşlerin iletişim tarzları nasıl?
Eşler olumlu veya olumsuz sonuçları olan iletişim ve etkileşim tarzları oluştururlar. Kaçınılmaz olan uyuşmazlıkları bazı çiftler başarı ile ele alabilirken bazı çiftler ise yıkıcı bir şekilde ele alırlar.
Eşlere uzaktan bakıldığında, aynı etkileşim örüntüsünün defalarca yaşandığı görülebilir. Çiftlerin bu etkileşim örüntüsünün farkına varmaları ve bu örüntüyü yeniden düzenlemeleri evliliklerine önemli katkı sağlayabilir.
Eş ilişkisini etkileyen özel bir durum var mı?
Eşlerden herhangi birinin ağır bir ruhsal hastalığı eş ilişkisini etkileyebilir. Eşlerde alkol, uyuşturucu madde ve kumar bağımlılığı da ilişkiye sorunlu dinamikler getirir.
Aldatılma eş ilişkilerini dinamitler. Onarımı için çok özel bir çaba gösterilmediğinde evliliğe ağır hasar verir.
Eşlerin yapısal özelliklerinden kaynaklanan fiziksel şiddet, eşin kendini güvende hissetme duygusunu bozar ve evliliği sürdürebilmeyi zorlaştırır.