Gün geçmiyor ki; Rusya’dan, Türkiye aleyhinde yeni bir hamle gelmesin.
Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova’nın, “Türkiye sınırlarına uluslararası gözlemci gelsin” şeklindeki saçmalık ötesi teklifini zamanlama açısından manidar bir diplomatik saldırı olarak okumamız gerekmektedir.
FETÖ lideri Gülen’in Komsomolskaya Pravda’ya verdiği röportajı, onun içeriğini bir zamanlar FETÖ okullarını ve bu örgütün çalışmalarını CIA ajanlığı kapsamına aldığını gizlemeyen Putin medyasının, bugün kullanma nedenini de Türkiye ile uzun vadeli savaşma isteğine bağlamak gerekiyor.
Putin’in; PKK, PYD ve YPG’nin yanı sıra FETÖ’yü de kullanma kararı verdiği gözüküyor. Burada dikkat çeken odur ki; Putin, ABD ile çatışıyor gözüküyordu. Bir taraftan ABD ajanı olduğuna inandığı örgütü sahiplenmesi, diğer taraftan Zaman Gazetesi binasının önünde itiraz eden şahısları günlerce gündemde tutması, basın özgürlüğü ve muhalif seslerin susturulması gibi, kendisinin bile söylerken inanmadığı değerleri sahiplenmesi, komedi dışında bir şey değildir.
Putin Rusya’sında; ona karşı gelenlere, hangi zulümlerin yapıldığına, yakın tarihte şahitlik ettik.
Muhalif sesleri öldürerek susturan Rusya’nın, demokratik değerlerle yönetilen Türkiye’ye, Gülen ve Zaman Gazetesi üzerinden demokrasi dersi vermeye kalkması, kendisinin tabirince “CIA ajanlarına” Türkiye’de devleti yok etme çabalarına yardım etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
FETÖ okullarını, CIA ajanları yetiştirdiği gerekçesiyle kapattıran Putin’in, Gülen’in bugün Rusya lehinde, Türkiye aleyhinde hizmetlerinden dolayı mükâfatlandıracağını da beklemek lazım.
Ayrıca Rusya medyasının, Türkiye düşmanlığı üzerine inşa ettiği yayın politikalarının, Ermenistan ve İran medyasından da destek görmesi ne kadar anlaşılır olsa da Azerbaycan ve Kazakistan’dan aynı nitelikte yayın yapan Rus dilli bazı internet sitelerinin destek vermesi de bir o kadar manidardır. Özellikle Azerbaycan’dan, hayatlarında Gülen’i tanımayanların, şimdi “Rusya’nın işine yaradığı için ve Türkiye’ye karşı savaşta kullansınlar” diye, FETÖ destekçisine dönüşen, Türkiye ve Erdoğan aleyhtarı yayın yapan, Rusya meyilli bazı medya kuruluşlarını da gözden kaçırmamak gerekiyor.
Türkiye’de hükümete yakın bir medya kuruluşunda, Azerbaycan ile ilgili küçük hatalara bile tahammül edemeyen bazı Türkiye dostlarının, bazı yerel medyadaki Türkiye aleyhtarlığı rezalete ses çıkarmaması da basite alınacak bir durum değildir.
Türkiye’nin bu sıkıntıları muhakkak ki sonlanacaktır. Türkiye her fırsatta hatırlattığım gibi, önemli, ciddi ve güçlü bir devlettir. Sosyolojik olarak da hinterlandındaki coğrafyanın tamamını yeniden tanımlama ve okuma moduna girmelidir. Bunu yaparken ise sözde değil özde, Türkiye ile kader birliğini hayat tarzı edenlerle, söylemleriyle eylemleri aynı olmayan ve sadece sloganları “Türkiye” olanlardan ayırt etmesi şarttır. Aksi takdirde, FETÖ’ye benzer, hüsran ve aldatılmalar hikâyemizde fazlasıyla yer bulacaktır. Türk İslam coğrafyası öyle bir süreçten geçmektedir ki; ne ikiyüzlülere tahammül etmeye, ne de aldatılmaya zaman kalmadı...