Türkiye; İtalya’da yapılan 1990 Dünya Şampiyonası’na katılabilmek için, bugünkü rakibimiz olan İzlanda ile grup maçı oynayacaktı. Galibiyet bizi Çizme’ye götürecekti.
Milli takımın Rejkjavik’te kaldığı otelin hemen önünde; idman yapabileceği 3 ayrı çim saha, birbirine bitişik olarak durduğu halde; bizi oraya sokmadılar. 45 dakika uzaklıktaki tarladan bozma bir sahaya sürdüler. Dört tarafı telle çevrilmekten başka hiçbir şeyi olmayan; soyunma odası ve duşu dahi bulunmayan uyduruk bir yerdi. Düşünün, milli takım otobüste soyundu.
Hatırlıyorum, aşırı soğuk bir gündü. Sahanın tribünü de olmadığı için, biz gazeteciler idmanı otobüsün içinden izliyorduk. Derken, antrenmanın başlamasından yaklaşık 15 dakika sonra şişman bir adam çıkageldi ve milli takımımıza “Burada ne işiniz var? Çıkın” diye öfkeyle bağırdı. Oranın sahibiymiş... Meğerse önceden izin alınmamış, adam resmen Türkiye’yi sahadan kovuyordu. Utanılacak bir durumdu.
* * *
Kaldığı otelin penceresinden 3 çim idman sahasını gören millilerimiz oraya sokulmamış, 45 dakika ötede götürüldüğü çorak bir arazi üzerindeki telle çevrilmiş alanda idman yapmaya zorlanmıştık. Türkiye, çirkin bir şekilde buradan da kovuluyordu. Adam itirazlara ve her türlü ödemeye karşı çıkıyor ve alanı derhal terk etmemizi istiyordu.
Düşünün; Futbol Federasyonu başkanımız Şenes Erzik’ti ve Şenes Bey hem UEFA’da hem FIFA’da üst düzey yöneticiydi. Milli takımımıza yapılanlara karşı gıkını çıkaramadı. Soyunma odası bile olmayan tarla bozuntusu yerden başımız önde ayrıldık.
Otelin önünde yan yana 3 çim idman alanı bulunmasına rağmen, milli takımımızın dağ başındaki bir tarlaya sürülmesine ses çıkaramayan Erzik, millilerimizin oradan da kovulmasına boyun eğdi. Bu fiyasko nedeniyle, İzlanda federasyonuna sonradan hiçbir ceza verilmedi. Çünkü bize yapılanlardan şikayetçi dahi olmadık.
Maça idmansız çıktık. Sadece tek bir tribünü olan, diğer 3 tarafı tamamen açık durumdaki uyduruk ve baraka görünümünde olan ilkel staddaki mücadeleyi de 2-1 kaybettik. İzlanda o dönemde Avrupa’nın en zayıf, en kötü takımlarından biriydi. Ama kimseye karşı galibiyet alamayan o zavallı İzlanda, nedense bizi hep yeniyordu.
* * *
Şimdi gene onlarla karşılaşıyoruz. Aradan geçen 25 seneden sonra, hala “Ensesine vur ağzındaki lokmayı al” konumunda bir ülke olmadığımızı anlamak, görmek ve ispat etmemizi istiyorum. Çok mu?